Peygamberler haricinde hiçbir kimseye sırlar bildirilmez
Sırra ermek genelde
tasavvufçuların ortaya attıkları bir iddiadır. Dinin bir zahiri ve bir de
batını olduğunu ve batıni kısmının olduğunu ve bu sırra Allah dostu denilen
kişilerin vakıf olduklarını iddia ederler. Kuran ayetlerine de bir
takım batıni yani sırlar yüklemeye çalışırlar. Kendi istekleri doğrultusunda
ayete mana verirken verdikleri mananın işte bu batıni mana olduğunu iddia
ederler.
Bu yüzden Kur’an’ın zahirinin ve
birde batınının olduğu fikrinin yaygınlaşmış ve insanları onu herkesin
anlayamayacağı düşüncesine itmiştir. Bu düşüncedeki insanlar kur’an’ın her bir
cümlesine peygamberin izah etmediği anlamlar yükleyerek ayetleri
katletmişlerdir. Bu tahrifat dinin yanlış anlaşılması ve yaşanmasında telafisi
çok zor zararlar vermiştir. Bu anlayış kur’an’ı hayatın dışına iterek onun
yerine, kur’an’ın bâtıni tefsiri sayılan bir çok hurafe ve yanlış tevil dolu
kitapların geçmesine sebep olmuştur.
Kur’an’ın batını ve zahiri
meselesini bazı fikir akımları öyle bir konuma getirmişlerdir ki; onlara göre
onun zahiri anlaşılabilir Ancak batınını yani sırlarını kendilerince
Allah katından bazı yetkiler verdikleri kimseler anlayabilir. Bu nedenle
Kur’an’dan ayetlerin bâtını olarak kabul ettikleri mesnetsiz sonuçlar
çıkarmışlardır.
Rabbimiz subhanehu ve Teala şöyle
buyuruyor: “Ve işte onu böyle açık, açık
âyetler olarak indirdik. Ve şüphe yok ki, Allah dilediğine hidayet eder.”
Hac 22/16
Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Ben sizi, gecesi gündüzü gibi aydın olan
(gayet açık) bir din üzerinde bıraktım. Benden sonra ancak helâk olanlar, ondan
sapar” Tirmizî, Ebû Dâvûd, Hâkim.
O halde Rabbimizin apaçık beyan
ettiğini buyurduğu ve peygamberin gecesi ve gündüzü apaçık yol üzere
bırakıyorum dediği dini sırlar dünyasına gömmek Allah’ın dinine başka
hastalıklar bulaştırmaya çalışmaktır. Hakkında hiçbir delil olmayan yorumlar
yaparak bunun adını da sırra ermek olarak görenler ya cahil yada şeytanın
oyuncağı olmuş kişilerdir.
Allah’ın sırlarını ancak peygamberlerine bildirir
“O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak
peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır. Rablerinin bildirilerini
tebliğ etmelerini ortaya koymak için her peygamberin önünden ve ardından
gözcüler salar; onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve her şeyi bir bir
sayar.” Cin 72/26-28
Azab’dan kimse emin olamaz
Ayrıca şu imtihan dünyasında bir
takım insanların sırlara vakıf olması demek onun için imtihan sürecinin sona
ermesi demektir. Çünkü sırlara vakıf olan azabdan da daha çok sakınır. Oysa
Rabbimiz azabından emin olunmaması gerektiğini ifade ediyor:
“Yoksa Allah'ın azabından emin mi oldular? Ancak, kendilerine yazık
eden topluluktan başkası Allah'ın azabından emin olmaz!” A’raf 7/99
Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki;
“Kendisinden başka ilah olmayan
Allah’a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, cennet ehlinin ameli
ile amel eder ve kendisi ile cennet arasında bir zira’dan (Yaklaşık 50 cm)
ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap (yani o yazının hükmü) ona galebe
eder, cehennem ehlinin ameli ile amel eder de cehenneme girer. Keza içinizde
öyle adam bulunur ki, cehennem ehlinin ameli ile amel eder, kendisi ile
cehennem arasında bir zira’dan ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap ona
galebe eder, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve cennete girer.” Buhari
–Müslim’de geçen hadisin bir kısmı
Kullarla ilgili sırlara da kimse vakıf değildir
Tasavvufçular şeyhlerinin bir çok
sırra vakıf olduğuna ve insanların gizli hallerine vakıf olduklarına
inanıyorlar. Oysa bunun hiçbir delili bulunmadığı gibi bu iddia küfürdür.
Ebû Abdullah Târık İbni Eşyem (r.a.)’den
rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
“Kim Allah’tan başka ilâh yoktur der ve Allah’tan başka ibadet
edilenleri inkâr ederse, o kimsenin malı ve kanı haram olur. Gizli hallerinin
hesabı ise Allah’a âittir.” Müslim, Îmân 37
Abdullah İbni Utbe İbni Mes’ûd
der ki: Ömer İbni Hattâb (r.a.)’ı şöyle derken işittim:
Resûlullah (s.a.s.) zamanında
Allah katından gelen vahiy sayesinde insanlar gizli hallerinden de sorumlu
tutuluyorlardı. Hiç kuşkusuz vahyin arkası kesilmiştir. Biz ise şu anda
sizleri, bize apaçık belli olan davranışlarınız sebebiyle hesaba çekeriz.
Dolayısıyla bize iyi davranışlar gösteren kimseyi, güvenilir kimse bilir ve ona
yaklaşırız. Onun gizli hallerinden hiçbir şeyi araştırmak bize düşmez. O
kişinin gizli halleriyle ilgili hesabını Allah görür. Bize karşı kötü
davranışlar sergileyen bir kimseyi de güvenilir bulmayız. O kişi, gayesinin iyi
olduğunu söylese bile ondan emin olmaz ve kendisini doğrulamayız. Buhârî,
Şehâdât 5
Musab Köylüoğlu
Bu yazı daha önce kişi tarafından okundu.
0 yorum:
Yorum Gönder
Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.