HIZIR (A.S.) KİMDİR?

HIZIR (A.S.) KİMDİR?
Kur'ân-ı Kerîm'de, Hızır (a.s.)'ın isminden açıkça bahsedilmez. Ancak sözü edilen şahsın Hızır (a.s.) olduğu Peygamber efendimizden gelen sahîh hadislerde bu şahsın Hızır olduğu belirtilmiştir
“Hani Mûsâ, beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi. Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi. Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisingeri döndüler. Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. Kehf 18/60-65
Hızır (a.s.) hakkında ayette kullarımızdan bir kul ifadesi geçmektedir. Bu ifade insanlar için kullanılabildiği gibi melekler içinde kullanılmıştır. (Enbiya: 26, Zuhruf: 19. ayetlerine bakınız) Müfessirler bu hususta farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Kimi insan yani peygamber olduğunu, kimi melek olduğunu, kimi de insanlar için belirlenen sınırlarla bağımlı olmayan başka bir yaratık olduğu da söylemiştir. Bu hususta kesin bir şey söylemek mümkün değildir.
 
 
HIZIR (A.S.) YAŞAMIYOR
“Biz senden önce hiçbir beşere/insana ebedilik/ölümsüzlük vermedik” (Enbiya-21/34)
İbn Kesir, “el-Bidaye ve’n-Nihaye” adlı eserine çokça alıntı yaptığı kitabından gerekli bilgileri verdikten sonra İbn Cevzî’den şu bilgiyi aktarıyor:
“Eğer Hızır (a.s.) bir melek değil de bir beşer ise, o da bu ayetin ifade ettiği genel hüküm içerisinde yer alır. Onun kıyamete kadar yaşayacağı gibi, ona özel bir durum veya statü söz konusu olamaz, meğer ki ortada sahih bir delil bulunabilsin.”
İbn Kesir daha sonra diyor ki: “Burada esas ölçü, konu sabit oluncaya kadar, onun hayatta olmadığıdır. Kaldı ki, herhangi bir masum kimseden, yani bir Peygamberden de, sadece Hızır için böyle bir ayrıcalık olduğunu ifade eden bir söz veya rivayet de gelmiş değil ki, onu kabul etmek farz olabilsin.”
Yine İbn Kesir diyor ki; “İbn Cevzî’nin söz konusu kitabında getirdiği delillerden biri de yüce Allah’ın şu ayetidir. Yüce Allah buyuruyor ki: “Hani Allah, Peygamberlerden: ‘Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz’ diye söz almış; ‘Kabul ettiniz ve ahdimi yüklendiniz mi?’ dediğinde, ‘kabul ettik’ cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: ‘O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu” (Ali İmran-3/81) ayetini Buharî zikrediyor.

Eğer Hızır (a.s.) gerçekten yaşıyor olsaydı Peygamber(s.a.s.) zamanında onun değerli ve şerefli anları ve halleri, Rasulullah (s.a.s.) ile beraber geçireceği vakitler ve durumlar bize rivayet edilirdi.

Abdullah ibni Ömer (R. Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.s.) ömrünün sonunda bize yatsı namazı kıldırdı. Selam verdikten sonra ayağa kalktı ve: ‘Bakın şu geceniz varya, işte bu geceden itibaren yüz yılın başında bugün yeryüzünde olanlardan hiçbir kimse kalmayacaktır!’ buyurdu.” Buhari 1/269, Müslim 2537/217, Ebu Davud
Cabir bin Abdullah (R. Anhuma) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.): ‘Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Musa hayatta olsaydı, bana tâbî olmaktan başka bir şey yapamazdı!’ buyurdu.” Ahmed bin Hanbel Albani İrva 1589, Albani Sahiha 3207
 
İbni Kayyım el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Hızır’ın yaşadığına dair rivayet edilen bütün hadisler uydurma olup asılsızdır!!! Hızır’ın hayatta olduğuna dair tek bir sahih hadis mevcut değildir!!!”
Şeyhu’l İslam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Sahabe arasında, kendisine Hızır’ın geldiğini iddia eden hiç kimse çıkmamıştır!!! Çünkü Musa (a.s.)’ın çağdaşı olan Hızır, vefat etmiştir. Birçok kimseye gelip görünen Hızır, ancak ve ancak ya insan suretine girmiş bir cin ya da yalancı bir insandır!!!” İbni Teymiye Külliyat 1/331
Dolayısıyla Hızır (a.s.)’ın sıkıntılarını giderdiğini, yardımına koştuğunu, sabah namazına kaldırdığını iddia etmek şirktir. “Her geceyi kadir, her gördüğünü Hızır bil” yada 'kul daralmazsa Hızır yetişmezmiş' gibi. şeklindeki ifadeler İslam dışı şirk olan ifadelerdir.
 
Musab Köylüoğlu
Bu yazı daha önce counter kişi tarafından okundu.

4 yorum:

NEDEN YAZILARINIZDA ÜSTAD diiye MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHABI anlatıyorsunuz da .İMAMI AZAMI İMAMI MALİKİ İMAMI ŞAFİİ Yİ İMAMI AHMED BİN HANBELİ İMAMI RABBANİYİ SEYYİD ABDÜLKADİR GEYLANİYİ MEVLANA HALİDİ BAĞDADİYİ ŞAHI NAKŞİBEND MUHAMMMED BEHAEDDİNİ BUHARİYİ rahmetullahi teala aleyhim ecmain VS VS bütün DÖRT HAK MEZHEBE tabi olmuş bu ismini zikrettiğim ve yüzbinlerce böyle islam alimi var . ONLARI ÜSTAD DİYE ANLATMIYORSUNUZ DA SADECE MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB!!!!!!!!! hizmet etti diye anlatıyorsunuz bu zatların hizmeti hiç mi yok bunları anlatın önce niye öncelik ona ait . YANİ İMAMI MUHAMMED GAZALİ 950 eser yazmış onun hayatını anlatan bir makale veya DÖRT HAK MEZHEB İMAMLARI VEYAHUTTA HZ. EBUBEKİR HZ. ÖMER HZ. OSMAN HZ. ALİ RADIYALLAHÜ TEALA ANHÜM ECMAİN. bunların hayatlarını ve hizmetlerini anlatmıyorsunuz da niye sadece MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB NİYEEEE????!!!!

29 Ağustos 2013 04:57 comment-delete

Kıymetli kardeşim bahsettiğiniz alimlere kesinlikle bir düşmanlığımız yoktur. Biz asla bu zatlara düşmanlık yapmadık. Biz alimlerin değil yanlışların karşısında duruyoruz. Samimi söylüyorum biz o insanlar düşman değiliz. Bu asla mümkün değil.
Biz Muhammed b. Abdulvehhab'ın yoluna değil peygamberin yoluna çağırıyoruz. Fikirlerimiz nedeniyle bize Vahhabi damgası vurulduğu için o zattan bahsettim. Ben hiç bir sohbetimde Muhammed b. Abdulvehhab'ın yoluna çağırmadım. Ama o insana büyük bir iftira atıldığını biliyorum ve yeri geldiğinde bunu dile getirdim. Benim bütün sohbetlerim Kuran tefsiri, peygamberin sünneti ve sahabe hayatı üzerinedir. Beni tanımış olsaydınız mutlaka farklı düşünürdünüz.

29 Ağustos 2013 16:10 comment-delete

"ÜMMETİMİN İHTİLAFI RAHMETTİR" H.Ş. için yazınıza istinadem....... “Muhammed’in (a.s.m.) Ashabının ihtilâfı Allah’ın kulları için bir rahmettir.”Aynı meâldeki hadisin varlığını, Taberânî, Deylemî, Ebû Naîm, ez-Zerkeşi, İbni Hacer gibi hadis âlimleri de belirtirler.Büyük hadis âlimi Hattabî ise şöyle der:

“Bu hadis-i şerife iki kişi itirazda bulunmuştur. Birisi deli, öbürü de dinsizdir. Bunlar el-Musilî ile Câhiz’dir.

Adsız
11 Ocak 2014 21:31 comment-delete

Musab Bey, isminizi ve sitenizi yeni duydum. Çok fazla da kim olduğunuzu bilmiyorum. Ancak, yaptığım incelemede hep Müslümanların muhabbet ve Allah/Peygamber sevgisine zarar verici açıklamalarınız, kafa karıştırıcı / sağlam kaynaklara dayanmayan yorumlarınız beni esefle üzmüştür. Söylediklerinizin belki bir kısımı doğru olabilir. AMMA, İSLAM KARŞITI HER TOPLUM/İNSAN/YARATIKLARIN MÜSLÜMANLA UĞRAŞTIĞI, FİTNE SOKTUĞU, BİRLİK BERABERLİĞİ BOZDUĞU, KIYAMET ALAMETLERİNİN GÖRÜLDÜĞÜ ŞU AHİR ZAMANDA MÜSLÜMANLARIN GÜZEL DAVRANIŞLARIYLA UĞRAŞMAKLA DEĞİL, GAYRETİNİZİ İSLAM/ALLAH/PEYGAMBER KARŞITI OLUŞUMLARLA MÜCADELEYE VERİRSENİZ DAHA YERİNDE OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. O KADAR MEVLANALAR, HALİDİ BAĞDADİLER, YUNUSLAR, ERENLER, ŞEHİTLER HAŞA BOŞUNA KONUŞTU /YAŞADI / ÖLDÜ DE TEK SİZ Mİ HER ŞEYİ EN İYİ BİLİYORSUNUZ? BENCE İSLAM ANLAYIŞINIZI BİR KEZ DAHA GÖZDEN GEÇİRİN VE ÖBÜR DÜNYADA VEREMEYECEĞİNİZ HAK VE HESABIN ALTINA GİRMEYİN....BİR KARDEŞ TAVSİYESİ... İSTER UY İSTER UYMA...

Adsız
12 Ocak 2015 22:33 comment-delete

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.