HATME VE İSTİMDAT

HATME VE İSTİMDAT
 
İSTİMDAT: Mürid’in, şeyhinden himmet, bereket ve yardım dilemesidir. Tarikat kaynaklarında geçtiğine göre ve günümüzdeki uygulama şekillerine göre; İstimdat istenilenin sağ yada ölü olması fark etmez. Hatta ölmüş olan şeyhin kınından çıkarılmış bir kılıç gibi olduğuna ve madde boyutundan sıyrıldığı için işlevini daha süratli yaptığına inanılır. [1]
   İSTİANE: İstemek,yardım dilemek demektir. İstekli veya isteksiz onu vermeye de iane (yardım) denir. [2]
   HATME-İ HACEGAN: Nakşibendi tarikatında toplu halde yapılan, hatme imamı ve cemaatten müteşekkil bir zikir şeklidir. Nakşibendi tarikatının en önemli esaslarından biridir. Müridin günlük olarak akşam namazından sonra rabıta yapması, ikindi yada yatsı namazından sonra cemaat halinde hatme yapması ve mürşidi tarafından kendisine verilen virdini çekmesi gerekmektedir. Bu üç esas müridin terbiyesi için yapılması gereken temel kurallardır. İnanışa göre Hatme-i hâcegan meclisinde ölmüş olan, saadat olarak bilinen ve silsilede adı geçen zat’ların nazarı altına giren mürid için korku olmaz.
   Saadatı Nakşibendi ve peygamber (s.a.v.) onu yalnız bırakmaz.
    HATMEDE RABITA ADABI:
    1- Hatme esnasında kalbin huşu ve huzurlu olması için sofi müridine kısa istimdâdi rabıta yapmalıdır.
   2- Hatme duasında isimleri okunan sâdatlar birer manevi hediye ile hatme halkasına gelirler. Getirdikleri hediyelerin hepsini mürşid hazretlerine teslim ederler. Gözler açılmadan evvel sofiler mürşidine, hediyelerden mahrum edilmemesi için istimdat rabıtası yaparak yardım isterler. [3
   Hatme-i hâcegan cemaatin durumuna göre büyük ve küçük hatme olarak ikiye ayrılır. Cemaatte, İnşirah suresini ezbere bilen, imam hariç on kişi varsa büyük hatme, on kişiden az olursa küçük hatme şeklinde yapılır. Hatme-i Hacegan zikri 100 tane küçük ve 10 tane büyük taş ile yapılır.
 
    BÜYÜK HATMEDE OKUNANLAR:
 
    Hatmeyi yaptıran 100 taştan 21 tanesini kendisi alır. Gözleri kapanır.
    1-İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağfirullah” der. Taş dağıtan kişi 79 taşı İnşirah suresini bilenlere sağdan itibaren dağıtır. İmamla beraber sağdan 7 kişi fatiha okuyacak imamın sağındaki 6 kişiye işaret taşı verilip alınır.
    2- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam ve işaret taşı verilenler fatiha suresini birer defa okurlar.
    3- İmam sesli olarak “salavat-ı şerife” der. Taş verilenler elindeki taş sayısınca salavat okur. İmam elindeki 21 taştan sekiz-on adet salavat okur.
    4- İmam sesli olarak “Elemneşrahleke-i şerife” der. Cemaatten taş alanlar okur, imam okumaz. İmam 21 adet salavatı bitirince, elindeki taşlardan bir miktar kendisine taş alıp, kalanı taş dağıtıcı soldan itibaren ihlas suresi için dağıtır.
    5- İmam sesli olarak “İhlas-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş sayısınca ihlas suresini okur. İmam on işaret taşından  birer birer ayırıp on defa “İhlas-ı şerife” der. 10x100 = 1000 İhlas okunur.
    6- İmam hariç soldan 7 kişiye Fatiha taşı verilip alınır. İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İşaret taşı verilenler Fatiha suresini birer defa okurlar.
    7- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Elinde taş olanlar okur. Sonra sağdan itibaren taşlar toplanır.
    8- İmam hatme duasını açıktan okur.
    9-Hatme ikindi vaktinde yapılırsa Amme, yatsıdan sonra yapılırsa Tebareke suresi imam tarafından okunur.
   10- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der ve gözler açılır.
Fatiha, ihlas, İnşirah, Tebareke ve Amme sureleri okunur, Salavâtı şerife ve Estağfirullah zikirleri yapılır.
 
    KÜÇÜK HATMEDE OKUNANLAR:
 
    100 adet taş paylaşılır. İlk ve son fatihayı okuyacaklar tespit edilir ve gözler kapanır.
    1- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der.
    2- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam dahil sağdan 7 kişi okur.
    3- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş kadar Salavat-ı şerife okur.
    4- İmam “Ya baki entel baki” der. Cemaat elindeki taş kadar  “Ya baki entel baki” der. Bu 5 defa tekrarlanır. (5x100 = 500) adet okunur.
    5- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam hariç soldan 7 kişi “Fatiha-i Şerife” okur.
    6- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş kadar Salavat-ı şerife okur. İmam elindeki taşları bir kaba bırakır ve sağındakine verir. Böylece taşlar toplanır.
    7- İmam hatme duasını açıktan okur.
    8-Hatme ikindi vaktinde yapılırsa Amme, yatsıdan sonra yapılırsa Tebareke suresi imam tarafından okunur.
 
    9- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der ve gözler açılır.
 
   Fatiha, İnşirah sureleri ve Yâ bâki entel bâki,Salavâtı şerife ve Estağfirullah zikirleri okunur.
    HATME ADABINDAN BAZILARI: [4]
 
   1-Bir sofi aynı günde iki hatmeye katılamaz
   2-Hatmeye diğer Nakşibendi kolları katılabilir. Cehri zikir yapan tarikatlara mensup olanlar katılamaz.
   3- Diğer Nakşi kollarının hatmelerine katılan katılan sofiler aynı gün kendi tarikatımızın hatmesine katılamazlar. Bu durum çok büyük bir adapsızlıktır.
   4- Abdest bozulduğu zaman hatme terk edilir.
   5- Cehri zikir yapan tarikatlara intisaplılar sekiz şartı yapmadan hatmeye katılamazlar.
   6-Tarikat tazeleyen sofiler sekiz şartı yapmasalar dahi hatmeye katılabilirler.
   7-Hatmede taş ve tesbih temini mümkün ise sayıları dil ile paylaştırmak adabsızlıktır.
   8-Hatmenin başından sonuna kadar gözler kapalıdır. Açılması kesinlikle yasaktır. İkaz edildiği halde gözlerini açan olursa taş dağıtan kimse onu hatme yerinden çıkarır.
   9-Hatmeye küçük çocuk, tarikat almayan, tarikat alıp sekiz şartı yapmayan ve yapıp da talimat almayanlar katılamaz.
   10-Hatme yaptıran kişi sırtını kıbleye dönerek oturmalıdır.
   11-İkindi hatmesinde Amme, yatsıdan sonraki hatmede Tebareke suresi okunur.
   12-Sekiz şartı yapmayanlar katılamaz.
   13-Hatmede arkaya sağa sola veya bir yere yaslanmak ve dayanmak adapsızlıktır.
 
    HATME DUASINDAN BAZI BÖLÜMLER:
   Hatmede kullanılan taşlarla yapılan zikir sona erince hatme meclisinde okunan zikirler Öncelikle Peygamberimize, âli’ne, ashabına, ehli beytine ve tarikat büyüklerinin ruhlarına hediye edilir. Hatme duasında bazı övgü dolu sözlerle bu zat’ların ruhlarına hediyeler gönderilir. Bu övgü dolu sözlerden bazıları şöyledir.
   “Şeyhimiz, sığınağımız, imamımız ve akan feyzin sahibi ve nuru sirayet edici dinin gerçeklerini Hak ve hakikatleri tezyin edici”
   “ Mâriflerin ve kemâlin kaynağı sâdatın efendisi.”
   ” İkbâli ve mutluluğu diğer müridlerine ve bütün insanlara verip onları Allah’a yönelten.”
   “Beşer perdesinden sıyrılmış. Evliyanın kutbu, Allah dostlarının delili.”
   “Allah’ın ezeli kuvveti ve kudreti üzerinde tecelli etmiş Gavs.”
   “Zahir ve ledün ilimlerinin sahibi. Güzel ahlakın kaynağı ve karanlıkların nuru, dinin yıldızı. Manevi yönden kayırıcımız.”
   “Geçmiş büyüklerin büyüğü, sonraki büyüklerin önderi. Yardım isteyenlerin yardım edicisi.”
   “Allah’a ulaşmışların kutuplarının kutbu, fena-i mutlaka erişmiş, arandıktan sonra onun benzeri görülmediği. Hakikat yolunun delili, fenafillah ve bekabillah makamlarına ulaşan.”
   “Geçmiş evliyaların kemalatını ve edeplerinin hepsini ve geleceklerin feyzlerini toplamış, İslam’ın ve Müslümanların kuvveti, şeyhlerin ve saliklerin değeri, yer ve göklerin ışığı, zayıfları ve bütün miskinleri esirgeyici.”
   “İnsanlara mahsus fâni perdeleri açarak mânevi sırlara hazine olan.”
   ” Müslümanların sultanı, ona sığınanların sığınağı”
   “Müslümanların emellerini kendisinde toplayan, kurtulmuş olanların kutbu, muttakilerin tutanağı, tevekkül edicilerin vesilesi.”
   “Efendim, şeyhim, dayanağım, bağlandığım ve güvencim üzerine olan ve her türlü yardımı kendisinden aldığım.” [5]
 
    S O N U Ç
    1-Yukarda geçtiği şekilde zikir yapıldığına dair Peygamberimiz ve Ashab-ı Kiram’dan herhangi bir rivayet bulunmamaktadır. Bu kadar, yasaklarının, sevaplarının ve edeplerinin ayrıntılı bir şekilde belirtildiği zikir şekline nasıl olurda rivayetlerde rastlanılmadığı nedense hiç düşünülmemektedir. Açıkça ortada olan bir gerçek vardır ki,  Nakşibendi tarikatının büyükleri tarafından Hatme-i hâcegan sonraki dönemlerde düzenlenmiş bir zikir şeklidir. Bu zikir şekli peygamberimiz ve ashabı tarafından hiç yapılmamış olan bir zikir şeklidir ve bidattir.
    2- Hatme-i hâcegan içerisinde kuran okunması ve çeşitli zikirlerin yapılması, peygamberin ve ashabının yapmadığı bir şekilde yapılması nedeniyle bu davranışı bid’at olmaktan çıkarmaz. Her konuda olduğu gibi dinde Allah tarafından emredilmemiş, Peygamber tarafından da yapılmamış ve emredilmemiş, dinde bir örneği bulunmayan bu tip uygulamaların derhal terk edilerek peygamberin sünnetine dönülmesi gerekmektedir. Peygamberin sünnetinin yeterli gelmediğini düşünenler elbette ahirette bunun hesabını vermeye de hazırlanmalıdır.
   3- Cenab-ı Hak (c.c.)
وَمَا اتيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّه
َ
شَديدُ الْعِقَابِ (7)
    “ Size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah’tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır.” [6]buyurduğu halde
    Peygamberimiz (s.a.v.)’de; “Her kim bizim bu işimizin(yani dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş merdudtur, başına çalınır.” [7]buyurduğu halde
Cenab-ı Hak (c.c.);
 
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتى وَرَضيتُ لَكُمُ اْلاِسْلاَمَ دينًا   
 
    “bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim ve sizin üzerinize nîmetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmiyet’e razı oldum.”  Buyurduğu halde böyle bir zikir şeklinin icad edilmesinin gereği yoktur. [8]
    Bu davranış haddi aşmak, peygamberin sünnetini yeterli bulmayıp, yeni sünnetler ortaya koymak demektir.
   4- Şayet bu zikir şekli sünnete uygun olsaydı bu zikir şeklini her müslümanın yapması gereken fıkıh alimlerince de rivayetleriyle belirlenmiş sünnetlerden olması, bütün tarikatlarında onunla amel etmesi gerekirdi. Oysa mezhep imamlarından hiç birisi böyle bir zikirden bahsetmemektedir.  Bu zikir hadis ve fıkıh alimleri tarafından sünnet olarak bilinmemekte, hatta esamisi dahi okunmamaktadır. Ayrıca aynen Nakşiler gibi sünnetten kıl kadar sapmadıklarını iddia eden Rufailerinde, Mevlevilerinde böyle bir sünnetle amel etmesi gerekirdi.
    5- Hatme sonunda okunan dua şekli de Peygamberimizin ve ashabının asla yapmadığı bir dua şeklidir. Hatta ölen zat’ların ruhaniyetlerinden yardım talep etmek şirk boyutundadır. Hal bu ki Allah (c.c.) birçok ayette kullarından ancak kendisine güvenip, dayanmalarını ve ancak ondan istemelerini emretmektedir.
 
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعينُ
 
    (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım bekleriz. [9]
   Ayetin tefsirinde Elmalılı tefsirinde şöyle geçer; “ Ey Rab! Biz gerek sana ibadet ve itaatimizde ve gerek diğer işlerimizin hepsinde ancak senden yardım dileriz, senden başka kimseden yardım dilemeyiz, seni tanımayan kafirler başkasından yardım dilerler. Biz ise ibadetimizde katıksız ve içtenlikle bütün işlerimizde ancak senden yardım dileriz demektir.” [10]
 
وَاتَّقُوااللّهَ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
 
   Allah’tan korkun ve müminler yalnızca Allah’a güvensinler. [11]
 
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَاِنَّ اللّهَ عَزيزٌ حَكيمٌ
 
   Hal bu ki kim Allah’a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. [12]
 
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ
 
   “Allah’a güvenen kimseye o yeter” [13]
وَمَنْ اَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّهِ مَنْ لَايَسْتَجيبُ لَهُ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ
 
وَهُمْ عَنْ دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ
   Allah’ı bırakıp ta kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek olan kimseyi çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.” [14]
 
قُلِ ادْعُوا الَّذينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِه فَلاَ يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنْكُمْ
 
وَلاَ تَحْويلًا (56) اُولئِكَ الَّذينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلى رَبِّهِمُ الْوَسيلَةَ اَيُّهُمْ
 
اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا (57)
 
    “Deki Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım onlar sıkıntınızı ne gidermeye nede bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler.
Çağırdıkları bu şeylerde Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar azabından korkarlar çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” [15]
   Allah Rasulü (s.a.v.) ibni Abbas (r.a)’e şöyle buyurmuştur;“İstediğin zaman Allah’tan iste istiane (istimdat) ettiğin zaman Allah’tan istiane et” [16]
    6- Peygamberimiz zikir meclisini büyük, küçük diye ayırmamıştır. Belirlediği bazı şartlar öne sürerek bunları yapmayanların zikir meclisine alınmayacağına dair bir emri de bulunmamaktadır. Başka tarikat mensuplarının Nakşibendi zikir meclisine girememesi de uydurulmuş bir kuraldır.
    7- Allah’tan başkasından yardım talep edilen bir zikir meclisine, bırakın rahmet inmesini bilakis Allah’ın gazabı celbedilebilir. Allah birçok ayette sadece kendisine istianede bulunulmasını, ancak kendisine dayanılmasını ve sadece kendisinden istenilmesini emrettiği halde bu emrine muhalefet edercesine Allah ile beraber başkalarından da isteyenler ve başkalarını çağırıp medet umanlar elbette Allah’ı (c.c.) gadablandıracaktır. Ayrıca sahabe-i kiram onca işkence ve sıkıntılara maruz kalmalarına rağmen, hiçbir zaman Allah’tan başkasından himmet istememiş ve hiçbir kimseden istianede bulunmamışlardır. Hatta peygamberden dahi istianede bulunarak “yetiş ya Muhammed, himmet ya Muhammed” gibi yardım taleplerinde bulunmamışlardır.
    8- Tasavvuf kaynaklarında geçen şu ifade bile bu zikrin sonradan çıkarılmış bidat olduğunu gösteriyor ve onun sünnette yeri olduğunu iddia edenleri ele veriyor: “Hatmeyi bu günkü usul üzere Abdulhâlik Gücdevani hazretleri tertip etmiştir. “Hatm-i Hâcegân” diye de anılır. Hâcegân, ulu zatlar, efendiler, büyük hocalar demektir. Hatm-i Hâcegân büyük velilerin tertip, talim ve tatbik ettiği hatim demektir. Hatme Nakşibendî yolunun büyüklerinin tercih ve tatbik ettiği usul üzere yapılır.”
     9- İslam âleminin neden bir türlü dirilip ayağa kalkamadığının, muktedir olamadığının, neden hep ezildiğinin sebepleri arasında bu tip bid’at ve şirk dolu alışkanlıklar vardır. Yoksa Allah neden başarıyı hak edene vermesin.
 .
.
Ebu Muhammed Mus’ab KÖYLÜOĞLU

 .

[1] Nakşibendi tarikatının hatme talimat kitapçığı – Kaynaklarıyla tasavvuf, Dilaver Selvi
[2] Elmalılı tefsiri sayfa 109-110 Elmalılı M.Hamdi Yazır
[3] Nakşibendi tarikatının hatme talimat kitapçığı – Kaynaklarıyla tasavvuf, Dilaver Selvi
[4] A.g.k.
[5] A.g.k.
[6]Haşr 59/7
[7]Buhari-Müslim
[8]Maide 5/3
[9] Fatiha 1/5
[10] Elmalılı tefsiri sayfa 109 Elmalılı M.Hamdi Yazır
[11]Maide 5/11
[12]Enfal 8/49
[13] Talak 3
[14]Ahkaf -5
[15]İsra 56-57
[16] (Ahmet-Tirmizi)
Bu yazı daha önce counter kişi tarafından okundu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.