RESİM ASMAK CAİZ DEĞİLDİR.

  
Evlerde, işyerlerinde ve başka yerlerde Anne, baba, aile büyükleri, çocukların, şeyhlerin ve buna benzeri sevilen kişilerin resimlerini asmak caiz değildir. çünkü peygamberimiz bundan ümmetini nehyetmiştir.  İnsanlar evlerine ailelerinin, çocuklarının ve özellikle bağlı bulundukları cemaat liderlerinin resimlerini asmaktadırlar. Bu hususta uyarılan insanlar biz şirk maksadıyla asmıyoruz yada onlara tazim etmiyoruz diyorlar. Oysa emirler yasağın açık ve net bir şekilde herkes için geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
    Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Bir gün üstünde bir takım resimler bulunan küçük bir yastık, bir şilte satın almıştım. Rasulullah (s.a.s.) bunu görünce kapının önünde durdu ve içeriye girmedi. Ben Rasulullah (s.a.s.)’in yüzündeki hoşnutsuzluğu anladım ve:
    Ya Rasulallah! Allah’a ve Rasulüne tevbe ederim. Ben ne günahı işledim ki? dedim.
    Rasulullah (s.a.s.): ‘Şu yastığın hali nedir?’ dedi.
     Ben: Onu sen üzerine oturasın ve yaslanasın diye, senin için satın aldım dedim.
   Rasulullah (s.a.s.): ‘Bu resimlerin sahipleri kıyamet gününde muhakkak azab edilirler. İçinde resim bulunan eve melekler girmez’ buyurdu.” [1]
  Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.) bir seferden geldi. Ben de kapının üzerine, kendisinde kanatlı at şekilleri bulunan bir örtü asmıştım. Rasulullah (s.a.s.) çıkarmamı emretti ben de çıkardım.” [2]
  Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.) bir seferden geldi. Ben de üzerinde resimler bulunan bir perdeyi rafın üzerine örtmüştüm. Rasulullah (s.a.s.) onu görünce yerinden çıkarıp yırttı ve: ‘Kıyamet gününde insanların en şiddetli azablıları, Allah’ın yaratmasına benzetmeye çalışan kimselerdir’ buyurdu.”
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Bende o perdeyi bir veya iki yastık yaptım.” [3]
 Ebu Talha el-Ensari (r.a.) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.): ‘Melekler içinde köpek ve resim bulunan eve girmezler’ buyurdu.”
   Ravi Zeyd ibn Halid dedi ki: “Bunun üzerine Aişe (Radiyallahu Anha)’ya geldim ve: Ebu Talha (r.a.) bana Nebi (s.a.s.)’in: ‘Melekler içinde köpek ve resimler bulunan eve girmezler’ buyurduğunu haber veriyor. Sen Rasulullah (s.a.s.)’den bunu zikrettiğini işittin mi? diye sordum.
   Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: Hayır, ben bunu işitmedim, lakin size Nebi (s.a.s.)’in yaptığını gördüğüm şeyi size haber vereceğim:
   Ben kenarı saçaklı bir yatak örtüsü almış ve bunu kapı üzerine asmıştım. Nebi (s.a.s.) seferden geldiğinde bu perdeyi kapıda gördü. Ben, Nebi (s.a.s.)’in yüzündeki hoşnutsuzluğu hissetmiştim.
   Nebi (s.a.s.) perdeyi çekip yırttı ve: ‘Allah, bize taşlara ve çamurla kumaş giyindirmemizi emretmedi’ buyurdu.”
   Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Bu örtüyü parçaladım da ondan iki yastık yaptım, bu iki yastığın içine hurma yaprakları doldurdum. Nebi (s.a.s.) benim bu işimi bana karşı ayıplamadı.” [4]
  Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: “Cebrail (a.s.), Nebi (s.a.s.)’in yanına inmeyi vaat etmişti ama inmedi, Nebi (s.a.s.) bunun sebebini sordu ve Cebrail (Aleyhisselam): ‘Biz melekler içinde suret ve köpek bulunan eve girmeyiz’ dedi.” [5]
   Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle demiştir:
   “Nebi (s.a.s.) Mekke’nin fetih edildiği gün Beyte yani Kâbe’ye girdi ve Kâbe’nin içinde İbrahim (a.s.) ile Meryem (a.s.)’ın resimlerini buldu da: ‘Dikkat edin! Bu Kureyş’e ne oluyor? Muhakkak ki onlar, içinde suret bulunan bir eve meleklerin girmeyeceğini işitmişlerdir. Şu İbrahim elinde fal oklarıyla suretlendirilmiş! İbrahim’in bunlarla kısmet araması nasıl olur!’ buyurdu.” [6]
  Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Cebrail (a.s.) geleceği bir saat hakkında Rasulullah (s.a.s.) ile vaadleşti. Nihayet vaadleşilen bu saat geldi fakat Cebrail (a.s.) o satte gelmedi. Rasulullah (s.a.s.) elinde bir değnek olduğu halde beklemekte idi. Değneği elinden attı ve:
   ‘Allah vâdinden dönmez, Rasulleri de dönmezler’ buyurdu, sonra arkasını döndü ve sedirinin altında bir köpek yavrusu gördü.
   Bunun üzerine: ‘Ya Aişe! Bu köpek buraya ne zaman girdi?’ diye sordu.
  Aişe (Radiyallahu Anha): Allah’a yemin ederim ki bilmiyorum, dedi. Rasulullah (s.a.s.) köpeğin çıkarılmasını emretti, oda çıkardı. Akabinde Cebrail (a.s.) geldi.
   Rasulullah (s.a.s.) ona: ‘Bana geleceğin saati vâat ettin bende senin için oturup bekledim, fakat sen gelmedin!’ dedi.
   Cebrail (a.s.): ‘Benim gelmemi evinde bulunan köpek men etmiştir. Biz melekler, içinde köpek ve suret bulunan eve girmeyiz’ dedi.” [7]
 
  Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.): ‘Cebrail (a.s.) bana geldi ve şöyle dedi: ‘Dün sana gelmiştim, ancak kapının üzerinde hayvan sureti olan ince yünlü renkli bir perde vardı. Evde de köpek vardı. Evdeki suretlerin başlarının koparılmasını emret. O zaman ağaç şeklinde olur. Resimli perdelerin kesilerek yere serilip çiğnenen iki yastık yapılmasını emret.’
   Rasulullah (s.a.s.)’de bunu yaptı. Bu köpek Hasan ve Hüseyin (Radiyallahu Anhuma)’nın idi. Elbise gardolaplarının arkasında idi. Rasulullah (s.a.s.) emretti köpek çıkarıldı.” [8]
  Cabir (r.a.) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.) evde resim bulundurmayı ve resim yapmayı yasakladı.” [9]
  Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.s.): ‘İçerisinde heykeller yahut resimler bulunan her hangi bir eve melekler girmezler’ buyurdu.” [10]
  Usame (r.a.)’den: “Kâbe’de Rasulullah (s.a.v.)’in yanına girdim. O bir resim gördü. Benden bir kova su istedi, ben de getirdim. Rasulullah bu su ile o resmi silmeye başladı. Ve silerken şöyle diyordu: “Allah yaratamadıkları şeylerin resimlerini yapanları kahretsin” [11]
  Ali (r.a.) şöyle buyurdu: Rasulullah’ın beni vazifelendirdiği şey ile seni vazifelendireyim mi? Silmediğin resim ve yerle bir etmediğin yüksek kabir kalmasın.” [12]
   Sünnetten uzaklaşanların, özellikle tasavvuf çevrelerinin son dönemlerde yaptıkları yanlışlardan bir tanesi de şeyhlerin ve çeşitli şahısların resimlerini evlere, işyerlerine, vitrinlere vb. yerlere asmaları ve onlara tazim etmeleridir. Bu hastalığın Hz. Adem (a.s.)’dan günümüze kadar değişmeden devam ettiği tefsirlerden anlaşılmaktadır. Bu davranışın ilk başlangıcının Hz. Adem (a.s.)’a yakın dönemlere kadar uzandığını görünce insanın nasılda aynı hastalıkları devam ettirdiği ortaya çıkmaktadır.
  “Âdem (a.s.)’ın birçok çocuğu oldu ve nesli çoğaldı insanlar babalarının dini üzereydiler Allah’a ibadet ediyor ona hiçbir şeyi ortak koşmuyorlardı. Şeytan bundan rahatsızdı. İnsanları puta tapmaya ve Allah’a şirk koşmaya alıştırmak istiyordu. Çünkü şeytan çok iyi biliyordu ki; şirk büyük bir zulümdür. Ancak buna insanları yöneltmek için bir yol bulması gerekiyordu. İnsanlara direkt olarak puta tapın dese insanlar ona itibar etmezdi.
   Lakin şeytan bir yol buldu;
  İnsanlar içinde gece gündüz ibadet eden Allah’tan korkan, Allah’ı çokça zikreden, Allah’ın onları sevdiği ve onlarında Allah’ı sevdiği zat’lar vardı. İnsanlar onlara büyük saygı duyuyor ve yüceltiyorlardı. Bu kimseler öldükleri zaman şeytan insanlara bu kimseleri hatırlatırdı. Onlarda “Sübhanallah! onlar Allah adamı, Allah dostuydu” derlerdi. Şeytan  “onlar için hüzünlü müsünüz, özlüyor musunuz ?” dediğinde, evet şiddetli bir şekilde özlüyoruz derlerdi. Şeytan dedi ki: “niçin her gün onlara bakmıyorsunuz?”, “Onlar ölmüşken buna nasıl imkân bulabiliriz ki” dediler. Şeytan “onların resimlerini yapın her gün onların resimlerine bakar hatırlarsınız, onları yad edersiniz.” dedi. İnsanlar bu sâlih kimselerin resimlerini yaptılar. O resimlere bakıp işte bunlar sâlih kimselerdir derlerdi. Bu resimler zamanla temsili kabartmalara dönüştü. Bu resim ve temsilleri evlerine ve mescitlere astılar. Allah’a şirk koşmuyoruz çünkü bunlar ne fayda nede zarar verebilir ayrıca bunlar sâlihlerin temsilleridir diyorlardı. Bu temsiller gün geçtikçe çoğaldı ve bunlara tazim ve yüceltme artmaya başladı. Bunların yanında dua edince kabul olunacağına inanmaya başladılar. Ne zaman ki sâlih birisi ölse hemen onun temsilini yaparlardı. Yeni doğan nesil babalarını bu temsillere tazim eder halde ve rükû eder halde buldular babalarından gördüklerini daha da artırdılar. Onlara secde etmeye, onlardan istemeye ve onlar için kurban kesmeye başladılar. Bu temsiller sonunda heykellere dönüştü. İnsanlar Allah’a ibadet eder gibi bunlara ibadet etmeye başladı. Kıssadün nebi
   Bazıları; bu gün şirk tehlikesi yok, biz şirk koşmak için yapmıyoruz, biz tazim etmiyoruz, biz muhabbet için asıyoruz ve rabıta kurmaya faydası olduğu için taşıyoruz, yada bunda ne kötülük olabilir diye mazeretler uydurarak bu olayı savsaklamaya çalışsalar da kesinkes bilinmelidir ki, bu davranışları emirleri sündürmek ve isyan etmek demektir. Ayrıca Rasulullahın hayır görmediği bir şeyde, yasakladığı bir şeyde sakınca görmeyenler onun sünnetine tabi olduklarını nasıl söyleyebilirler.
   En tehlikeli olan ise peygamberimize ait olduğu iddia edilen güya rahip Bahira tarafından çizildiği söylenilen bir çocuk resminin avamı bırakın bazı şeyhler tarafından bile evlerin baş köşesine asıldığına şahit oluyoruz. Bu fitnenin ileriki zamanlarda nasıl bir tahrifata neden olabileceğini kestiremiyoruz ama bu fiili yapanlara engel olunması gerektiği kanaatindeyiz.
  Bu kadar açık delillerden sonra çeşitli insanların resimlerini evlerine, işyerlerine, vitrinlerine ve benzeri yerlere asanlar bilmelidir ki, bu davranış Allah ve Rasulünün emirlerine ters düşmektedir. Bu durumda elbette ebedi azabı hak etmeyi beraberinde getirir. Dolayısıyla derhal bu tip sünnet dışı hurafe davranışlar terk edilmelidir.
 

 
Ebu Muahmmed Musab KÖYLÜOĞLU
 

[1] Buhari 1946, 1947, 3038, 3039, 5959, 5962, 5963, Müslim 96
[2] Müslim 90, 94, Nesei 5317
[3] Müslim 2109/98, Buhari 5957, 5958, Nesei 5320, 5321, 5322, 5328
[4] Müslim 2107/87, Ebu Davud 4153
[5] Buhari 3040, 5960
[6] Buhari 3145
[7] Müslim 2104/81, İbni Mace 3651
[8] Nesei 5330, Ebu Davud 4158, Tirmizi 2857
[9] Tirmizi 1802
[10] Müslim 2112/102
[11] Sahih, Tayâlîsi
[12]  Müslim
Bu yazı daha önce counter kişi tarafından okundu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.