KADIN VE TOPLUM

  Allah (c.c) bütün yaratıklarını çift yaratmıştır. İnsanda çift yaratılmıştır.
  “Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, düşünesiniz.”
[1]
   Öyle bir yaratılış ki; her çift canlı bir birine bağımlı olarak yaratılmıştır. Erkek olmadan dişinin, dişi olmadan erkeğin yaşaması, mahlukatın düzeninin devam etmesi mümkün değildir. Tek olmak ancak Allah’a mahsustur.İnsanoğlu da erkek ve kadın olarak çift yaratılmış ve bir biri için dünya hayatında dost, arkadaş; hatta bununda ötesinde tek vücut olmuştur.
   “O gökleri ve yeri yaratan, sizin için kendi cinsinizden eşler kılmıştır, hayvanlardan da çiftler yaratmıştır Bu sûretle çoğalmanızı sağlamıştır. Onun misli gibi bir şey yoktur ve O hakkıyla işiticidir, görücüdür.” [2]
   “Ve o’nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden zevceler yaratmış, onlara ısınasınız diye ve aranızda bir sevgi ve merhamet yapmıştır. Şüphe yok ki, tefekkür edecek olan bir kavim için bunda elbette ibretler vardır.” [3]
   Allah erkek ve kadınlara öyle özellikler vermiştir ki, her çift tam anlamıyla biri birini tamamlar.
    Erkek: Biraz sert mizaçlı, anatomik yapı olarak biraz daha kuvvetli, koruma ve yönetme içgüdüsü olan bir varlıktır.
    Kadın: Erkeğe göre biraz daha yumuşak başlı, yapı olarak zayıf, korunmaya ve yönetilmeye muhtaç bir varlıktır.
    Kadın ve erkek biri birine istekli ve arzulu olarak yani aralarında bir mıknatıs çekimi olan bir yapıda yaratılmışlardır.Toplumların çekirdeğini bu ikili oluşturur. Bu çekirdek yapının bir biri ile uyumu ne kadar iyi olursa toplumların huzuru ve mutluluğu da o kadar iyi olur.Erkek ve kadın arasındaki cinsellik, sevgi ve hisleri insanlığın başlangıcından günümüze kadar öyle boyutlara ulaşmıştır ki bu uğurda insanlar bir birini öldürmüş, hatta ülkeler bir biriyle savaşmış ve İnsanlar bu uğurda her türlü kötülüğü yapmışlardır.
   Kadın diğer canlıların dişilerinden farklı olarak her hali ve yapısıyla erkeğin ilgi alanına girer. Bu nedenle yarattıklarının yapısını çok iyi bilen Allah (c.c) kadınlara örtünmelerine hatta konuşmalarına bile sınır koymalarını emretmiştir. Çünkü kadının yapısını her haliyle erkeği cezp eder.
   “Ve mümin kadınlara da söyle: Gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve baş örtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler.”[4]
   İnsanı ilk yaratılışından beri Allah (c.c) bir nizam içerisinde yaşatmak istemiştir. İnsanları imtihan eden Allah (c.c) ona cüzi bir irade vermiş; Eğriyi, doğruyu ayırt edecek melekeler vermiştir. Emirlerini Peygamberleri vasıtasıyla göndermiş ve bu emirlere uyulması yada uyulmaması hususunda imtihana tabi tutmuştur.Bu nizam içinde kadın, erkek arasındaki yaşam tarzını belirlemiştir.
   Bu nizama uyan toplumlar daima mutlu olmuştur. Ancak zamanla bozulan, Allah (c.c)’ın emirlerinden uzaklaşan kavimlerde ve toplumlarda bu kadar istek ve arzu kaynağı olan kadın artık cinsel bir meta olarak görülmüş, asaletini yitirmiş, aşağılanmış ve ezilmiştir.
   İslam’ın ilk doğduğu dönemde kadınların durumu çok acı idi. Kadınlar cinsel ihtiyacın karşılandığı, zenginlerin eğlence sofralarında meze olan ve bu aşağılanmayı istemeyen babaların vicdan azabı çekse de diri, diri toprağa gömdüğü bir varlıktı. İslam bu durumdaki kadını kurtararak ona şeref, iffet ve insan olmanın erdemlerini kazandırdı.
   İslam’ın zuhurundan sonra şeref ve iffet kazanan kadın Müslümanların dinden uzaklaşmaları ile dünya hakimiyetini ele geçiren küfür ehli tarafından tekrar her şeyini kayıp etti.
   Kadın toplumun en önemli temel taşını oluşturur. Kadınlarının ahlaki seviyesi yüksek olan toplumlar daima başarıya ulaşmıştır. Şayet bu ahlaki seviye düşmüş ise o toplumlar yok olmaya mahkum olmuştur.İslam kadına şeref ve iffet kazandırırken küfür ise kadını aşağılamıştır.İslam’da kadın anadır, bacıdır en mukaddes değerlerden biridir ve gerektiğinde onun ırzı ve namussu uğrunda can verilir. İslam dışı toplumlarda ise cinsel ihtiyacın tatmin edildiği namussunun ve iffetinin ayaklar altına alındığı bir varlık olmuştur. Bu günün dünyasında kadının kullanılmadığı yer yoktur. Kadınlar satılmakta, bunun için genelevler açılmakta onun cinselliği her türlü reklam alanında kullanılmaktadır. Piyasaya çıkarılan ve moda diye yutturulan, kadının her türlü cazibesini ön plana çıkaran kıyafetler üretilmekte ve bu kıyafetler tam anlamıyla kadını cinsel tahrik unsuru haline getirmektedir.
   Kadını aşağılayan düzenler bütün bu yozlaşmanın, aşağılamanın zeminini hazırlayan onlar değilmiş gibi birde kadına şeref ve iffet kazandıran İslam’a dil uzatarak suçlamaktadır.Oysa İslam’da kadın mukaddestir.Kadın asla satılmaz, asla bir teşhir ve reklam aracı değildir. Ancak kocasına aittir. Başkalarına süslenmez ve başkalarını tahrik etmez.Müslüman kadının kıyafetini gericilik ile suçlayan ahmaklar, çıplaklığı çağdaşlık saymakta, kadının aşağılanması genel evlerde pazarlanması, sokakların panayır yerine dönmesi ve kadınların her türlü mahremiyetinin kullanılarak ortaya dökülmesini çağdaşlık saymaktadır.
    Kadın Rabbi’ne yaklaşarak ondan korkmalı kendisine saygınlık kazandıran İslam’a yönelmelidir.Ancak kocasına ait olmalı ve geçek kimliğine bürünmelidir. Efendimiz (s.a.v) Kadınlar sizler için Allah’ın emanetidir buyuruyor.Emanete sahip çıkmak Müslüman’ın en önemli vasıflarındandır. Hele hele bu emanet sahibi Allah (c.c) olunca daha da önem kazanır. Erkekler Allah’ın bu emanetine sahip çıkmalı zayıf ve korunmaya muhtaç olan eşini başkalarına teşhir etmemeli onun her alanda yetişmesini sağlayarak bilinçli bir mümine kadın olması, iffetini koruyabilmesi için gayret sarf etmelidir.
    Pırlanta, altın, yakut gibi maddeler tabiatta çok az bulunduğu için değerlidir. Eğer kömür madeni gibi çok bulunabilen maddeler olsalardı bu kadar değer kazanmazlardı. Kadında kapanınca iffetini koruyunca aynı pırlanta gibi değer kazanır. Açılınca ve iffetini yitirince de değerini kaybeder. Bu günün dünyasında kadının gizli, saklı ve mahremi hiç bir şeyi kalmamış her şeyi teşhir edilerek aşağılanmıştır.
    İslam örtünmeyi iman eden kadınlardan istemektedir. Fıkhen cariyelerin örtünmesi gerekmez. İslam kadına şeref ve saygınlık kazandırdığı için onu ayırmaktadır. Yani örtünmek sadece cinselliğin gizlenmesi için değildir. Müslüman toplumlarda kadının dejenerasyon ve gayri Müslimlerin kimliğine bürünmesi üzerindeki etkenler şunlardır.
   1- İslam’dan uzaklaşmanın beraberinde getirdiği cahiliyet
   2- Eğitimsizlik
   3- Dünyanın globalleşmesiyle gayri Müslimler ile iç içe girmenin neticesindeki etkileşim
  4- Televizyon, gazete ve mecmuanın etkileri ile gayri Müslimlerin çıkardığı moda rüzgarının Müslüman toplumlardaki etkisi
   5- Eşini kıskanmayan erkeklerin türemesi
   6- İslam’dan uzaklaşan insanların hayat tarzının zamanla toplumda kabul gömesi ve diğerlerinin gün geçtikçe onlardan etkileşimi
   Bütün bu faktörler 200 yılık bir zaman içinde misyonerlerin sistemli çalışmalarının neticesidir. Maraş’ta Kurtuluş Savaşı döneminde kadının örtüsünü zorla indiremeyen kafirler bu gün bunu hiç zorlanmadan başarmışlardır. Çünkü o zaman ki gibi namusunu koruyacak sütçü imaların sayısı çok azalmıştır. Bir zamanlar uğrunda can verilen namus değerlerinin ölçüleri değişmiştir. Bunu görmek için cadde ve sokaklara bakmak yeterlidir. Sokakları dolduran bu insanlar anası, bacısı, halası, teyzesi, yeğeni yada herhangi bir yakınıdır.
   Bu bozulmanın önüne geçmek Müslümanlar kendini düzeltmedikçe Rabbinin emirlerini, namus ölçülerini yeniden kendilerine kriter edinmedikçe mümkün olmayacaktır. İnsanlar Müslüman olduğunu iddia ediyorsa hayat tarzını da İslam’a göre belirlemelidir. Şayet Müslüman değilseler söyleyecek bir şey yok; Allah hidayet versin demekten başka.
 .
.
Mus’ab KÖYLÜOĞLU

[1]Zariyat 51/49
[2]Şura 42/11
[3]Rum 30/21
[4]Nur 24/31

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.