MÜSLÜMANLARIN DÜŞTÜĞÜ HAL

 İslam’ın ortaya çıktığı dönemden günümüze kadar 14 asır geçmiştir. Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’den sonra kargaşa ve ayrılıklar ortaya çıkmış ve ehlibeyt’in katledilmesiyle daha da derinleşmiştir. Bu ayrılıklar öyle boyutlara ulaştı ki, artık Müslüman, Müslüman’ın kanını akıtmayı karşısındakini kafir olarak gördüğü için helal kabul etti.
   Bu kargaşa bölünme ve parçalanmada münafıkların ve dini yanlış anlayanların çok büyük bir payı bulunmaktadır. Bunlar geçmişten günümüze kadar hiç eksik olmamıştır ve olmayacaktır da. Bu ümmet içinde türeyen münafıkların ve dini yanlış anlayan saptırıcı imamların Müslümanlara verdiği zararı ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar vermemiştir. Münafıklar soktukları nifakla, dini yanlış anlayanlar da İslam’ı olması gereken mecradan çıkarıp, bozulmuş, bidat ve hurafelerle dolu bir din haline getirmişlerdir. Bunun neticesinde dünya üzerinde bulunan yaklaşık 2 milyar Müslüman ismen Müslüman olmuş, paramparça olmuş, birbirinden habersiz, ve hatta birbirini öldürmekte bir sakınca görmeyen Müslümanlar haline gelmiştir. Bunun en son örneği Irak’ta yaşanmaktadır.
   Aynı kıbleye yönelen Şiiler ve Suniler Amerika’nın ve İsrail’in oyunlarına alet olarak birbirlerini katletmektedir. Rabbi, kitabı ve peygamberi aynı olan bu insanlar nasıl oluyor da bu derece derin ayrılıklar ve kin beslemektedir. Bunun üzerinde düşünüldüğünde Kur’an’a Resulullah’ın penceresinden bakmamanın ve İslam düşmanlarının aralarına soktukları nifak tohumlarının en önemli etkenler olduğu görülmektedir. İki tarafında sünnetine uyduğunu söylediği peygambere nasıl hesap vereceklerini düşünmeleri gerekmektedir.
   Vücuduna bombayı sarıp çoluk, çocuk, kadın ve yaşlı ayırmadan kalabalıklar içine dalarak kendisini de etrafındakileri de patlatarak Allah’ı ve Peygamberi nasıl razı edebilirler. Bu komplo olayların çoğunu Amerika’nın provoke ettiği biliniyor. Ancak anlaşılması güç olan onlara alet olan, yaptıkları eylemi şahadet eylemi olarak gören zavallılar ahirette cennet yerine hiç de ummadıkları bir muamele ile karşılaşacaklardır.
   Bunun dışında tağutlara kul olan ve İslam toplumlarının başında yönetici olan ahmak, korkak ve münafık idareciler, Müslümanların İslam’dan uzaklaşması adına ne gerekiyorsa yapmışlardır. Dikte ettikleri İslam dışı kanunlar bu ümmete Yahudi ve Hıristiyanlardan daha fazla zarar vermişlerdir. Dışardan kafirler, içerden de bu zalim münafık idareciler yıllardır Müslümanlara kan kusturmaktadırlar. Müslümanların damarlarına yıllardır pislik Yahudi ve Hıristiyan kanı enjekte edile, edile bu ümmet içinde nüfus cüzdanında Müslüman yazıp da Yahudileşmiş ve Hıristiyanlaşmış ne olduğu belli olmayan insanlar türemiştir. Bu insanların bir iki nesil evveline gidildiğinde aslında Müslüman bir soydan geldiği görülecektir. Ancak yıllardır batı menşeli, İslam’dan uzak, oyalamacı ve dayatmacı eğitime tabi tutulan Müslüman halkların çocukları içerisinde böylelerinin türemesi çok normaldir. Bu insanlar Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi düşünüp, onlar gibi yaşadıklarından haliyle İslam’a sevgi ve hizmet beklemek boş bir beklenti olacaktır. Hatta bırakın hizmet ve sevgi beklentisini, ele geçirdikleri mevkilerin gücünü Müslümanlara zulmedici her ne varsa uygulamaya koymakta kullanmaktadırlar. Bu insanların ümmet içindeki sayısı o kadar artmıştır ki, bütün köşe başlarına onlar oturmuş, ellerinde bulunan imkanları Müslümanlara zehir kusmakta, onları yozlaştırmada, köleleştirmede ve ahlaksızlaştırmada kullanmaktadırlar.
   İslam toplumları hiç bu dönemde olduğu kadar bir kültürel, eğitimsel, ahlaki ve ekonomik işgal ile karşılaşmamıştır. Öyle bir işgal ki dışardan kafirler entrikalarını uygulamaya koyarken, içerden de adı Müslüman olan kafirler Televizyon, gazete ve dergi gibi etkenleri kullanarak egemen güçlere olan köleliklerinin, yalakalıklarının gereğini yapmaktadırlar.
   Bir televizyon düşünün ki, nerde pislik film var, nerde ahlaksız program var ekrana onu koyuyor. Müslümanların başına musallat olan ve onları ezen kafirler aleyhinde bir program yapmadığı gibi onların ezilmesini, Hülya ….., Sibel … ve Kaya…. gibilerin aşklarını haber yapmaktan zaman bulamadıkları için gündemlerine almamaktadırlar. Bu insanlar kimdir ve örnek olacak hangi yaşantıları var da ülke gündeminin ilk sıralarında yer almaktadır. Birinin kucağından ötekine atlayan, içki, kumar ve zinayı hayatlarının bir parçası kabul eden ne için yaşadığını dahi bilmeyen bu insanların saygınlığı ve sanatı bu mu? Yani sanatçı olmak için ve ülke gündeminde ilk sıralarda yer almak için onlar gibi mi yapmak lazım? Türkiye de sofrasında ikinci bir tabak yemeği bulamayan, hatta sadece ekmek parası bulmak için bir ay boyunca çalışmak zorunda kalan insanların çocuklarına izlettirilen bu burjuva hayatların hangi gaye için ön plana çıkarıldığı gayet açıktır. Bu örnek gösterilen insanların yaptıkları, Müslüman toplumun uğrunda canını hiç çekinmeden verebileceği değerleriyle adeta alay edercesine televizyonlarda izlettirilmektedir. Bırakın Müslümanlığı insan olan birisinin asla kabul etmeyeceği bir şekilde orta malı olmuş bu kadınların hayatlarının her gün evimizin baş köşesinde yer alması, yıllardır planlı olarak sürdürülen yozlaştırma çalışmalarının tezahürüdür.
   Çevrilen dizi filmler, sinema filmlerinde işlenen konular hep Müslümanların kutsal değerlerini aşağılayıcı ve yok etmeye yönelik olarak seçilmektedir. Filmlerde seçilen sapık ve alay konusu şarlatan karakterlerin özellikle Allah’ın isimleri ile isimlendirilmeleri, zorda kalan bir kadının namusunu sattığı, aldatma, öldürme, çalma ve seks üzerine yazılmış senaryolar ile filmleri hazırlayanların iyi niyetli olduklarını düşünmek mümkün değildir.
   Yer yüzünün beynelmilel alçaklarının ve orospularının birbirleriyle olan zinalarını aşk, hayat tarzlarını da bu ümmete örnek hayat tarzlarıymış gibi televole programları ile gösteren bu bazı aşağılık medya organları hiç şüphe yok ki içlerindeki zehri kusarak ümmeti her gün zehirlemişlerdir. Bu aşağılık insanların beyefendi ve hanımefendi kabul edilip, örnek insanlar olarak gösterilerek, asıl saygı ve sevgiyi hak eden insanların geri plana itilmesi gelinen noktanın ne kadar acı olduğunu gözler önüne sermektedir.
   Bir gazete düşünün ki, haberden çok fahişe resimleri ile donatılmış. Örnek aldıkları Avrupa da böyle açık, saçık resim olan gazete alenen satılmazken bu aşağılık mihraklar tarafından çıkarılan bu gazete dedikleri porno paçavraları ile Müslümanları ahlaksızlaştırmaktadır.
   Açılmayı ve her yerini ortaya dökmeyi çağdaşlık olarak gören bu aşağılık insanların isimlerine bakıldığında Müslümanların isimlerini taşıdıkları görülecektir. Ancak şurası kesindir ki bu insanların adı Mehmet de olsa, Ali de olsa, Emin de olsa, onlar kafirlerin ta kendileridir.
   Kafirlik Avrupa, Amerika ve İsrail’e ait bir olgu değil vasıflarını taşıyan herkesin sahip olabileceği bir şeydir. Yani Müslüman’ım diyen gereğini yapacak şayet kafir gibi davranıp ta hala Müslüman olduğunu iddia ederse, bu durumda da münafık olur ki; bu daha kötü bir sıfattır.
   İşte bu zalimler, bu alçak hainler aşağılık gazetelerinde her türlü pisliği yayınlayarak yıllardır Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktadırlar. Burada anlaşılması güç olan ise Müslüman olduğunu iddia edenlerin bu tip gazete ve dergilere itibar etmeleri ve onlara para kazandırmalarıdır.
   Müslümanlar yıllardır dinlerinden yoksun bir eğitimle ahlaksızlaştırıldığı için, namus kavramı, sadakat, adalet ve utanma nedir öğretilmediği için geçmişte helak olan kavimlerin bütün vasıflarını taşıyan toplumlar haline gelmiştir. Livata, adaletsizlik, hayvan dövüştürme, zinanın her türlüsü, lezbiyenlik, çocuk pornosu, çocukları öldürme, tecavüz, intihar, hırsızlık, deyyusluk, hile, sahtekarlık, organ ticareti, uyuşturucu ticareti vb. işler artık Müslüman toplumlarda her gün boy göstermektedir. Bu hal ile yaşayan Müslümanlar adeta İslam’ın önünde perde olmaktadırlar. Bu insanlara bakıp ta İslam’ın güzelliklerini göremeyenler bu perde arkasını göremediklerinden İslam’a savaş açmaktadırlar. Oysa İslam bütün bu kötülüklere savaş açmıştır.
   Tarihte Dünyanın en güçlü ordularına karşı savaşarak her şeyini feda edip, Çanakkale geçilmez dedirten bir milletin çocukları büyük bir işgal altında bulunmaktadır. Savaş meydanında geçilemeyen Çanakkale maalesef geçilmiş, ülkenin her bir yanı işgal edilmiştir.
   Buldukları her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara saldıran batı aşığı ve Amerikan uşağı mihraklar efendileri tarafından kendilerine biçilen görevi ifa etmekte çok başarılı oldular. Ve onlardan başka bir davranış beklemek safdillik olur. Asıl üzücü olan Müslümanların bu oyunlar karşısında hiçbir şey yapmadan yaşamalarıdır. Oysa Allah (c.c.) her Müslüman üzerine her alanda cihadı farz kılmıştır.
   Bütün bu çalışmalar neticesinde Müslüman toplumlar öyle bir asimilasyona uğradı ki; adeta Hıristiyanlaştı, adeta Yahudileşti ve anlamsız bir varlık olarak hayat sürdürmektedir.
 .
.
Ebu Muhammed Musab Köylüoğlu

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.