Nazar için Temime (Muska) takmak.

TEMİME (Muska): Nazar değmesin diye takılan nazarlık, boncuk, kemik muska ve tılsım gibi nazarı (göz değmesini) savması için asılan şeylere temime denir.
Kendisine bir fayda verdiğine veya kendisinden bir zararı giderdiğine inanarak ve kalbi bunlara bağlı kalarak bir şeyler takan kimseye, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, istediği hiçbir işini Allah Teâlâ'nın tamamlamaması için bedduâ etmiştir.
   Ukbe b. Âmir Radiyallahu anh’den  rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle derken işittim:  “Her kim, (kendisine fayda verdiğine veya kendisinden zararı giderdiğine inanarak) muska takarsa, Allah, hayatta onun hiçbir işini tamamlamasın."[1]
   Nazar ve etkileri inkar edilmez bir gerçektir. Bazı insanların çok beğendikleri insanlara veya mallara, bakışlarıyla ve sözleriyle farkına varmadan zarar verebilmektedir. Günlük hayatımızda, durup dururken bardağımızın kırıldığına, vazomuzun veya aynamızın çatladığına, yeni aldığımız ve üzerine titrediğimiz bir eşyanın durup dururken bozulduğuna şahit olmuşuzdur. Kendimizi çok sıhhatli ve zinde hissettiğiniz bir anımızda birdenbire halsizleşip, sebepsiz bir yere hastalandığınız olmuştur. Köy yerlerinde, gösterişli bir atın nazar isabet etmesiyle çatladığına dair halk arasında çeşitli olaylar anlatılır.
   Günümüzde birçok Müslüman kendisine isabet edebilecek nazara karşı bir takım batıl yollara başvurmakta ve şirk’e düşmektedir.
   Korunma tedbirleri olarak çocuklara, at, dana, inek, ev, dükkan, otomobil vb. gibi eşyaya nazar boncuğu, at nalı, üzerlik otundan yapılan kolyeler takılmakta özellikle çocuklara kurt, ayı, kartal, leylek gibi hayvanların diş, tırnak ve kemiklerinden yapılan nazarlıklar takılmaktadır. Böylece nazarın isabetinden korunulacağına inanılmaktadır. Nazar isabetinden kurtulmak için nazar muskaları takılmakta, kurşun veya mum döktürülmekte, nefesi keskin hocalara okutulmaktadır. Bazı yörelerimizde de tuz çatılmakta, un yakılmakta ve üzerlik otu yakılarak dumanı ile tütsü yapılmaktadır.
   İslam toplumu içerisine giren bu hastalık, çığırından çıkarak şirk boyutuna varacak şekilde yerleşmiştir. İnsanlar nazar değmemesi, belaların def olması ve kendisine isabet edecek musibetlere, karşı geleceğini düşünerek kendisine temime gibi sığıntılar aramaktadır. Temime’nin çocuklara, hayvanlara, evlere, arabalara vs. eşyaya gelebilecek zararlara karşı kalkan olacağına inanılmaktadır. Bu nedenle nazarın isabetinden ve etkisinden korunmak üzere insanlar olmadık tedbirlere başvurmaktadırlar.
   Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim, muska (temîme) takarsa, Allah'a şirk koşmuştur."[2]
   Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
   “Efsun yapmak, muska takmak ve muhabbet için okuyup üflemek şirktir!” [3]
   Hamza (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
   “Ben, Abdullah bin Ukeym (Radiyallahu Anh)’ın yanına girdiğimde yüzünde bir kızıllık vardı.
   Bunun üzerine kendisine:
   −Temime (muska) takmaz mısın? dedim.
   Bunun üzerine Abdullah bin Ukeym (Radiyallahu Anh) bana:
   −Temimeden (muskadan) Allah’a sığınırız! dedi.
   Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
   ‘Kim, (kendisine fayda verdiğine veya kendisinden zararı giderdiğine inanarak muska, nazarlık ve buna benzer) bir şey takarsa, Allah onu o taktığı şeyle başbaşa bırakır!’ buyurdu.” [4]
   Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:“Her kim, (kendisine bir fayda verdiğine veya kendisinden bir zararı giderdiğine inanarak muska, nazarlık ve buna benzer) bir şey takarsa, taktığı o şeyle baş başa bırakılır."[5]
   Hz. Aişe Radiyallahu anha’nın naklettiği bir hadis-i şerifte de Hz. Peygamber (s.a.v.) “Nazardan Allah’a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır.” buyurmuştur. [6]
   Zeynep (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
   “Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) (çarşıda) ihtiyacını gördükten sonra evin kapısına geldiği (eve gireceği) zaman, yanımızda kendisinin hoşlanmayacağı bir şeyle ansızın karşılaşmamak için öksürüp tükürürdü. Nitekim bir gün Abdullah aynı şekilde geldi ve kapının önünde öksürdü. Bu sırada yanımda yaşlı bir kadın vardı, bana humra (denilen bir veba çeşidine) karşı rukye yapardı. Yaşlı kadın Abdullah’ın sesini işitince korkusundan sedirin altına gizlendi.
   Abdullah gelip yanıma oturdu. Bu sırada boynumdaki ipi görünce, bana:
   −Bu ip nedir? dedi.
   Ben de dedim ki:
   −Humreden dolayı onunla bana rukye yapılan bir iptir.
   Abdullah hemen onu çekip koparıp attı ve şöyle dedi:
   −Andolsun ki, Abdullah’ın ailesi şirkten uzaktır! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i şöyle buyururken işittim:
   −‘Şüphesiz temaim ve tivele şirktir!’
   Zeynep (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
   −Allah’a yemin ederim ki, bir gün dışarı çıktım, biri bana baktı ve gözümden yaş aktı. Gözümü Yahudi bir kadına okuduğum vakit yaş akması kesildi! Okumayı terk ettiğim vakit ise gözümden yine yaş aktı!
   Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
   −O ancak şeytanın işidir! Yahudi sana rukye yapıp sen şeytana itaat ettiğin vakit seni bırakıyor. Sen ona asi olduğun vakit parmağını gözüne sokuyor! Eğer sen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yaptığı gibi yapsaydın daha hayırlı ve şifa bulmaya daha layık olurdun! Gözün ağrıdığı zaman, gözüne suyu serpersin ve şöyle dersin dedi.”
أَذْهِبِ الْبَاسَ، رَبَّ النَّاسِ، اِشْفِ، أَنْتَ الشَّافِي، لاَشِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ، شِفَاءً لاَيُغَادِرُ سَقَماً
    Duanın Manası: “Ey İnsanların Rabbi! Hastalığını giderip, şifa ver. Sen şifa verensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şekilde şifa ver!” [7]
   Ruveyfia bin Sabit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
   “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
   ‘Ya Ruveyfia! Her halde benden sonra hayat senin için uzun olacak. İnsanlara haber ver ki; herkim, sakalına düğüm atarsa yahut boynuna göz değmemesi için boncuk vs. takarsa yahut hayvan dışkısıyla veya kemikle istinca ederse, Muhammed o kimseden uzaktır!’ buyurdu.” [8]
   Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in nazar değmesine karşı, “Ayetü’l Kürsi ile ihlâs ve Muavvizeteyn (yani Felak ve Nas) Sûrelerini okumuş ve ashabına da bunları okumalarını tavsiye etmiştir.
  
    İman eden bir Mü’min Rabbine tevekkül etmelidir.
   “De ki: “Allah bizim hakkımızda ne takdir etmiş, ne yazmışsa başımıza ancak o gelir. Mevlâmız, sahibimiz o’dur. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.” Tevbe 9/51
   “Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.” Tegabun 64/11
   Tevekkül etmek öyle bir imandır ki; onu elde eden bir mü’min her türlü davranışında, başına gelebilecek her türlü musibette ve her türlü acı karşısında Rabbine güvenir, ondan sabır diler ve bilir ki, Rabbi dilemedikçe ona hiçbir kimse zarar veremez. Ve yine o dilemedikçe hiçbir kimse de ona fayda veremez. Tevekkül etmeyi hayatına tam olarak yerleştiren bir mü’min ancak Rabbinden korkar, ancak ona sığınır ve bütün isteklerini ancak ona arz eder. Tevekkül bu dünyadaki bütün acıların, sıkıntıların ve korkuların yegâne ilacıdır. Bir dalın yaprağının dalından düşmesi, bir yağmur tanesinin düştüğü yer, bütün canlıları oluşturan trilyonlarca hücreler ve hücreleri oluşturan atomların her türlü hareketi ancak o’nun dilemesiyledir.
   O halde bu kadar kudret ve azamet sahibi olan yüce Rabbimizin dilemesi olmadan hiçbir güç zarar veremez.
   Şayet bir musibet isabet ediyorsa, ya yaptığımız bir hata nedeniyle yada imtihan gereğidir.
   “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” Şura 42/30
   Nazar isabet eden bir insan şifasını ancak Kur’an ve sünnet eczanesinde aramalıdır. Bunun dışındaki ilaçlar faydası olmadığı gibi şirk’e sokup, helak eder.
   Kur'an âyetlerinden yapılmış bile olsa, muska takmak câiz değildir. Çünkü sahâbe böyle bir şey yapmamıştır. Ayrıca bu davranış, Kur'an âyetlerindan başka şeylerin de takılmasına veya (uygun olmayan yerlere girmek sûretiyle) Kur'an âyetlerinin aşağılanmasına da yol açar.
    NAZARDAN KORUNMAK
   1-Muavezeteyn (felak ve nas) sureleri okunabilir. Zira Peygamberimiz iki kul euzüyü okuyup buyurdu ki: (Bu iki sure ile [belalardan, nazardan] korunun! Hiç kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) Ebu Davud
   2-Fatiha, Âyet-el kürsi, Kâfirun, İhlas, Felak ve Nas sureleri 7şer defa okunup hastaya üflenirse, büyü, nazar ve her dert için iyi gelir. Bir hadisi şerifte de, (Fatiha ile Âyet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez) buyuruldu. Deylemi
   3- İslam bilginleri Kalem suresinin 51 ve 52. ayetlerinin okunması gerektiğine dair rivayetleri de bildirmektedirler. Bu konuda ayrıca İmam Nevevi’nin Ezkar isimli eserine de bakılırsa yeterince bilgi edinilebilir.
 .
 Ebu Muhammed Mus’ab KÖYLÜOĞLU
.

[1] Ahmed; hadis no: 17372. Bknz: el-Usaymî; "ed-Durru'n-Nadîd"; s: 41.
[2] Ahmed; hadis no:16781. Elbânî; "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha"; hadis no:492'de 'hadis, sahihtir' demiştir.
[3] Ebu Davud 3883, İbni Mace 3530, İbni Hibban 1412, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/381, Albânî Sahiha 331
[4] Ahmed bin Hanbel Müsned, Tirmizi 2152, Hakim
[5] Tirmizî; hadis no: 2072. Ahmed; hadis no: 18736. Şuayb el-Arnaût, "Câmiu'l-Usul"; c: 7, s: 575'te 'hadis, hasendir', demiştir
[6] İbn Mace- 2/1159 hadis no 350
[7] Ahmed 3615, İbni Mace 3530, Ebu Davud 3883
[8] Nesei 5082, Ebu Davud 36, Ahmed 4/108


0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.