HAYVAN DÖVÜŞTÜRMEK

     Allah yarattığı bütün varlıkları bir ölçüye göre yaratmıştır. Ve yarattığı varlıklar arasında ise yaratılmışların en şereflisi olarak insanı yaratmıştır. Diğer bütün varlıları insanın emrine ve hizmetine vermiştir.
    “Yerde olanların tümünü sizin için yaratan O’dur….” Bakara 2/29
    Her şeyden, yaratılmış olduğu gaye doğrultusunda ve insanın fıtratının ihtiyaçlarına göre yararlanmak gerekir. Allah (c.c.) kainattaki her şeyi belli bir intizam içerisinde mükemmel bir uyumla yaratmıştır.
    “Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” Kamer 54/49
    “… Her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyen Allah’tır.” Furkan 25/ 2
    Bozulmuş fıtrata sahip, vahşileşmiş, sadistleşmiş, merhamet, haya, adalet duygularını yitirmiş insanların istek ve arzuları doğrultusunda diğer varlıları amacı dışında kullanmaları da elbette bir çok düzensizliği, fitne ve fesadı da beraberinde getirmektedir. Bu düzenin insan tarafından bozulması nedeniyle yeryüzündeki bütün varlıklarda anormal gelişmeler ve düzensizlikler ortaya çıkmıştır.
     Her varlığın kendine özgü kullanım alanı vardır. Binme, etinden, sütünden ve zinet oluşundan yararlanma, bekçilikte, taşımacılıkta, ulaşımda, imar etmede, yetiştirmede yani her şeyde varlıkları amacına göre kullanmak gerekmektedir. Örneğin koyunun sütünden faydalanırken, eşeğin taşımacılığından ve köpeğin de bekçiliğinden faydalanabilirsiniz. Bunun dışında varlıkları kullanma hakkını Allah kimseye vermemiştir. Kim ki bunun dışına çıkarsa fıtrata ters gelecek bir iş yaptığından yaşadığı toplumu ifsat edecek ve düzeni bozacaktır.
     “Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri (yarattı). Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır.”Nahl 16/8
     “Ellerimizin yaptıklarından kendileri için nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece onlar, bunlara malik oluyorlar.” Yasin 36/71
      “Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.” Yasin 36/72
       “Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Yine de şükretmeyecekler mi?” Yasin 36/73
       İman eden bir müminin hiçbir kimseye ve canlıya zarar vermesi, acı ve işkence çektirmesi asla düşünülemez. Allah ve Rasulü merhamet edilmesini ve zulmedilmemesini emretmektedir. İslam zulmün her türlüsüne karşı savaşmış ve her hususta adaletli olunmasını haksız yere hiçbir kimseye zarar verilmemesini emretmiştir. Zerre ağırlığınca yapılan iyiliğin karşılığı verileceği gibi zerre ağırlığınca yapılan kötülüğünde karşılının verileceği kuran’da bildirilmiştir.
     “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” Zilzal 99/7-8
     “Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.”Beled 90/17
     Merhametli olunması hakkında Peygamberimiz (s.a.v.)’in birçok uyarısı bulunmaktadır.
      Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (r.a.)’den rivayete göre Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahman’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” [1]
     Hayvanlara karşı merhametli olunması hakkında ve bir hayvana dahi yapılacak iyilikle Allah’ın rızasının kazanılabileceği hakkında peygamberimizden birçok hadis rivayet edilmiştir.
     Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayette Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.” Resulullah’ın yanındakilerden bazıları: “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalatu vesselam: “Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu. [2]
     İbni Ömer (r.a.)’den rivayette Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı.” [3]
     Abdullah İbnu Cafer (r.a.)’den rivayette Resulullah (sav)’ın kaza-i hacet yaparken geri tarafından istitar (perdelenme) için en ziyade tercih ettiği sütre, bir bina veya bir hurma kümesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatın bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve Resulullah (sav)’ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklaştı ve gözyaşlarını sildi. Hayvan sakinleşti. “Bu devenin sahibi kimi” diye sorarak ilgi gösterdi, Ensar’dan bir genç: “O bana aittir ey Allah’ın Resulü!” deyip ortaya çıkınca Hz. Peygamber onu payladı: “Allah’n sana mülk kıldığı bu deve hakkında Allah’tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana şikayette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve fazla çalıştırarak da yoruyormuşsun.” [4]
    Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdurrahman (r.a.)’dan rivayet eder ki şöyle demiştir: “Biz bir seferde Resulullah (sav) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resulullah (sav) efendimiz gelince: “Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu izdıraba attı? Yavrusunu geri verin!” diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. “Kim yaktı bunu?” diye sordu. “Biz!” dedik. “Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine hastır” buyurdu. [5]
    Ebu Hureyre (r.a.)’den riveyette Resulullah (sav) buyurdular ki: “Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı, Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti: “Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın.” [6]
     Ibn Abbas’ın (r.a.) naklettiğine göre: “Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır.” [7]
    “Allah her konuda güzelliği (ihsanı) emretmiştir. Binaenaleyh, boğazladığınızda güzel boğazlayın, öldürdüğünüzde güzel öldürün. Biriniz boğazlamak isterse bıçağını biletsin, boğazlayacağı hayvanı rahat ettirsin (yormasın).” [8]
    Ayrıca hayvanları dövüştürerek bahse girmek ile elde edilecek para ise haramdır. Dövüşün sonucuna göre tarafların şart koşacağı meblağ kumar olmuş olur.
    Bu tip merhametsiz ve haddi aşan davranışlar asla bir müminin yapmayacağı davranışlardır. Bu tip merhametsiz davranışlar geçmiş kavimlerin hastalıklarındandır. Özellikle Romalılar döneminde sırf esirleri ve hayvanları dövüştürdükleri arenalar yaptıkları bilinmektedir. Sadistleşmiş ve hasta ruhlu insanlar bu halleri ile Allah’a ve Rasulüne isyan etmekte ve haddi aşmaktadırlar. Haddi aşan bir kavmin ise geçmişte nasıl helak edildiğine dair Kuran’da birçok örnek bulunmaktadır.
    “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” Maide 5/87
     İslam toplumu İslamdan uzaklaşarak sadece adına Müslüman denilen ama ne olduğu belli olmayan insanlar topluluğu haline gelmiştir. Allah’ın ve Rasulünün emirlerinden habersiz, dünyaya dalmış ve nefislerinin esiri olmuş bu toplumun geçmişte helak olan kavimlerin yaptığı fiillerin her türlüsünü yaptığı görülmektedir. Bununla birlikte böyle davranışların aklı başında insanlar tarafından da uyarılmadığı toplumumuz Allah’ın bir azap göndermesine ve cezalandırmasına müstehak olabilir.
    Hayvanları dövüştürmek hakkında bu kadar izahat, iman eden bir Müslüman için yeterlidir. Bu uyarılar karşısında iman edenlere düşen söz sadece işittik ve itaat ettik demeleridir. Bu dışında bir davranış Allah’a ve Rasulüne isyan etmek olacaktır.

Ebu Muhammed Musab Köylüoğlu
 

[1] Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941)
[2] Buhari, Şirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Müslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23,
[3] Buhari, Bed’ü’l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242)
[4] Ebu Davud, Cihad 47, (2549)
[5] Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb, 176, (5268)
[6] Buhari, Cihad 152, Bed’ü’l Halk 14; Müslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5266)
[7] Ebu Davud, Cihad 56; Tirmizi, cihad 30; Beyhakî, kübrâ X/22
[8] Müslim, say No: 1955; Tirmizî, diyyât No: 1409; Ebu Davûd, dahayâ, No. 2797

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.