BÜTÜN MÜSLÜMANLARA ÇAĞRI

  Hiçbir zihniyet, ideoloji, toplum ve devlet kendi bünyesinde barındırdığı insanlar tarafından tek bir yumruk olmadıkça başarıya ulaşmamış, hükmünü devam ettirememiştir. Tarih boyunca ortaya çıkmış bütün devletler ve dinler, bünyesinde barındırdığı insanların birlik ve beraberliği sayesinde yayılmış ve yaşayabilmiştir.
    İslam dininin ilk ortaya çıkışından günümüze kadar geçen sürecine baktığımızda asr’ı saadet döneminden sonra yavaş, yavaş birlik ve beraberliğin bozulduğu ve günümüze gelene kadar geçen süreçte de ayrılığın iyice arttığı görülmektedir. Bu ayrılık ilk dönemlerde devlet yönetimi ile ilgili ihtilaflardan kaynaklanıyordu. Ancak daha sonra ki dönemlerde özellikle itikat alanındaki görüş ayrılıkları ümmetin birlik ve beraberliğinin bozulmasındaki en önemli faktör haline gelmiştir. Görüş ayrılıkları her geçen gün derinleşmiş ve adeta kesin hatlarla ayrılmış bir din anlayışı haline gelmiştir. Tarihi gelişmelere bakıldığında görüş ayrılıklarının İslam düşmanlarının da çabalarıyla daha da derinleştiği ve düşmanlık boyutuna ulaştığı görülmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) veda hutbesinde ümmetini uyardığı halde yinede bu ayrılıkların düşmanlıkların artması Müslümanların Peygamberlerinin emanetine gerektiği gibi sahip çıkmadıklarını göstermektedir. O “sizi gecesi ile gündüzü apaçık bir yol üzere bırakıyorum “ ve “üstünlük takvadadır” size “Kur’an ve sünnetimi bırakıyorum bunlara sımsıkı tutunun” dediği halde ümmeti paramparça olmuşsa; bunun sebebi kesinlikle Allah ve Rasulünü anlamamaktır. Müslümanlar arasındaki ayrılıkları rahmet olarak gören bir zihniyet her ne kadar Allah ve Rasulüne tabi olduklarını iddia etse de bunu Allah’ın ve peygamberin emirleriyle bağdaştırmak mümkün değildir.
      Müslümanların birlik ve beraberliğinin bozulmasındaki en önemli faktörler mezhep ve kavmiyetçilik hastalığıdır.
     Dünya üzerinde bulunan Müslüman devletler bir zamanlar bir tek halife etrafında toplanıyordu. Mezhep ayrılıkları bir tarafa en azından devlet olarak birliği devam ettiriyordu. Ancak körüklenen ırk ayrımcılığı bu birliğin dağılmasına neden oldu. İslam’a engel olamayan Gayri Müslimler mezhep ve ırk ayrımcılığını çok iyi değerlendirerek sonunda Müslümanları parçalamayı başarmışlardır. Yaklaşık olarak iki milyarlık İslam toplumunun onlarca mezhebi ve onlarca devleti bulunmaktadır. Coğrafi yerleşim olarak ta bir çok doğal kaynaklara sahip olmalarına rağmen, ekonomik olarak süper imkanlara sahip olmaları gerekirken bir türlü fakirliklerden, karmaşalardan ve çekişmelerden kurtulamamaktadır.
    Müslümanlar aralarındaki bölünmüşlük sadece mezhep ve ırk ayrılıklarıyla kalmamış, bir de cemaatler ve tarikatlar ayrılığı bu husustaki rolünü üstlenmiştir. Cemaatler ve Tarikatlar ilk bakışta bir dalın budakları gibi gözükse de uygulamada ne bir araya gelmekte, ne de beraber hareket etmektedir. Her gurup kendi liderini Rasulullah’ın halifesi olmaya, asrın müceddidi olmaya en layık kişi ve görüşleri en isabetli lider olarak görmektedir. Bu durum bir futbol takımını tutan fanatik taraftarlık şeklinde tezahür etmektedir. Bu anlayıştaki insanlar cemaatlerinin ve liderlerinin fahri savunuculuğunu yapmakta ve takım tutan holiganlar gibi oldukları içinde hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan bildiği dini çizgiden şaşmamaktadır.
    Peygamberimiz (s.a.v.) kavmiyetçiliği reddetmiştir. Irk ayrımcılığı dinin asla kabul etmediği bir hastalıktır ve reddedilmiştir.
      BİRLİK VE BERABERLİK İÇİN
   1- Allah ve Rasulünün rızası için bütün ihtilaf, bölünmüşlük ve parçalanmışlıkları bir tarafa bırakın.
     2- Görüşlerini benimsediğiniz mezhebiniz her ne olursa olsun, bütün Müslümanlara kucak açın ve onları anlamaya çalışın. Mezhebinizi tabulaştırmayın.
    3- Müslümanların en önemli hastalığı cahilliktir. Herkesin babadan dededen ve yakın çevresinden duyduğu ve gördüğü bir İslam anlayışı var ve bunu hak zannediyor. Gerekli ilimden yoksun kalmış ve öğrenme imkanı bulamamış ve ayrıca sözüm ona maneviyatta otorite kabul ettikleri alimlere aşırı güvenmekte olan cahilliğe itilmiş Müslümanlar ne şirk’in nede bidatlerin ne olduğunu dahi bilmiyor. Bilse de bu hatalara düşmediğini yaptıklarının dinin emri dışında şeyler olmadığını zannediyor. Bu insanları tekfir etmek ve dışlamak yerine uygun bir üslupla ilmi izahatlarla, hakaret noktasına varmadan kazanmaya çalışmak gerekmektedir. Çünkü günümüzde Kafir, münafık ve fasık adeta iç içe girmiş durumdadır. Kendi görüşünüzü benimsemese de açıktan inkar etmedikçe kimseyi tekfir etmeyin ve dışlamayın. Böyle bir şeyle mükellef değilsiniz.
    5- Birlik ve beraberliği teşvik edici faaliyetler düzenleyin.
    6- Şunu unutmayın ki: Müslümanların ihtilafı Gayri Müslimlerin işine gelmekte asla tek yumruk olmalarını istememektedirler. Bu durumun devamı Müslümanların zayıflaması ve kafirlerinde Müslümanları acılar içerisinde ezmesine zemin hazırlamaktadır. Onların gayesi İslam’ı yok etmektir.
   7- Birliğe engel teşkil eden ve bu yönde şahsi hırslarının kendilerine engel olduğu liderlerinizi uyarın. Alim diye tanınan herkese itibar etmeyin. Özellikle dinde yeni bir şey icat edenleri uyarın vazgeçmezse onun sebep olduğu tefrikaya iştirak etmeyin.
   8- Politikacıların ve partilerin Müslümanları bölmesine izin vermeyin. Partiyi amaç değil araç olarak kullanın.
 .
.
Ebu Muhammed Musab KÖYLÜOĞLU

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.