AMERİKA’NIN SURİYE VE İRAN’A MÜDAHALESİ

  
Amerika’nın Suriye ve İran’a müdahale arayışları orta doğuda zaten yüksek olan tansiyonun daha da yükselmesine neden oldu. Irak müdahalesiyle İslam topraklarında yaptığı insanlık dışı katliamlarla Müslümanlara büyük acılar yaşatan Amerika, İsrail ve yandaşları yeni bir maceranın peşine düştüler. Aslında bu macera yeni sayılmaz, Irak savaşı Büyük Ortadoğu planlarının ilk başlangıcını oluşturmaktadır. Bunun devamında Suriye, İran ve ondan sonra da orta doğunun en güçlü ülkesi Türkiye bulunmaktadır. Bunu iddia olarak değerlendirenler bu güne kadar ki yapılan politikaları iyice gözden geçirmelidir. Yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ülkeleri her zaman için Amerikanın hedefleri arasında yer alacaktır. Çünkü temeli zaten sömürü üzerine kurulmuş olan bu güç kendi ekonomisini besleyen sömürge ülkelerin kaynaklarını kullanmaktadır. Demokrasi adı altında şer planlarını uygulamaktadır. Bu sömürü düzenine karşı çıkan ülkeleri de terörist ilan ederek onları hizaya getirmeye çalışmaktadır.
   İslam topraklarında Müslümanların başına bela olan İsrail Amerikanın bir numaralı müttefiki olup, aynı zamanda nükleer silah teknolojisi barındıran bir ülkedir. Buna rağmen ne Amerika ne de Avrupa bundan bir endişeye kapılmamaktadır. Buna karşılık nükleer teknolojiyi geliştiren İran Amerika, İsrail ve tüm Avrupa için tehlike arz etmektedir. İran’ın bu teknolojiye ulaşması ilk olarak o bölgede bulunan İsrail’i tehdit etmektedir. Nitekim İran da her fırsatta İsrail’i tehdit etmektedir. Ancak İran, İsrail’i yapmış olduğu şeytanlıklarla Müslümanların başına bela olduğu için tehdit etmektedir. Yoksa hedefleri bu silah gücünü Ortadoğu da diğer ülkeler üzerinde kullanmak için değildir. Ayrıca nükleer teknoloji sadece silah alanında kullanılmıyor. İran’ın da kendi enerjisinin temini için bu teknolojiyi kullanmak istemesi en doğal hakkıdır. Dünyanın jandarmalığını yapmaya çalışan Amerika kendine has demokrasisini sokamadığı İran’ın nükleer teknolojiyle daha da güçlenmesini istememektedir. Çünkü İran bölgedeki Amerikan demokrasisi ile yönetilmeyen ve İsrail’i tehdit edebilecek tek ülkedir.
    İsrail’in en önemli ve uzun vadede en çok arzuladığı hedefi olan vaat edilmiş topraklar Orta doğudadır. Hatta İsrail bayrağında dahi bu hedefin izleri bulunmaktadır. İsrail bayrağında bulunan iki çizgiden birisi Fırat, diğeri de Dicle nehrini temsil etmekte, ortada bulunan yıldızda büyük İsrail devletini simgelemektedir. Bu iki nehir arasında kalan topraklar İsrail için kendilerine Allah tarafından Tevrat’ta vaat edilen topraklar olduğu için inanıyorlar ki, bir gün bu toprakları mutlaka alarak büyük İsrail devletini kuracaklar. Kendi inançlarına göre bu uğurda yapılan bütün planlar kutsal bir görev olup, bu uğurda da her türlü katliam onların kutsal davalarının gerçekleşmesi sırasında olan tabiat olayı gibi bir şeydir.
   Amerika, Avrupa ve İsrail ittifakını başka bir yönüyle incelediğimizde iki ayrı dine mensup olmalarına rağmen nasıl olup da bu derece ittifak sağladıklarını ortak hedeflere baktığımızda anlıyoruz. Ayrıca Amerika ve diğer Avrupa ülkelerinde Yahudi lobisinin ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Amerikanın en önemli kademeleri Yahudilerin elinde bulunmaktadır. Amerikan parasını Yahudiler basmakta, silah teknolojisini Yahudiler geliştirmekte ve derin devletin istihbaratını ve devletin önemli köşe başlarını Yahudiler yönetmektedir. Küçücük İsrail içten fethettiği süper güç olarak bilinen Amerika’yı hedefleri doğrultusunda kullanarak tüm dünya ülkeleri üzerinde otorite sağlamıştır. Yoksa Müslümanların tükürüğü ile boğulacak İsrail’in bu denli cesaretli tehditler savurabilmesi onların ne kadar cesur olduğunu göstermemektedir.
   Bu durumda Amerika ve Avrupa da çok etkili olan İsrail ile ittifak içinde olmak hem kendi hedefleri ve hem de Yahudi lobisinin şerrinin bertaraf edilmesi için gerekli olan ve her iki tarafa da yarayan bir ittifak olmaktadır.
   Parayı ve ekonomiyi elinde bulunduran Yahudi lobisi öyle bir güç haline gelmiştir ki, Amerika ve Avrupa’yı istediği gibi yönlendirmektedir. Örneğin 11 Eylül saldırısının Mossad tarafından düzenlendiğini anlamak için savaşın en çok kime yaradığına bakmak yeterli olacaktır. Aklı başında birisi bu olayı ve sonucunu incelediğinde ne kadar planlı bir yalan olduğunu anlayacaktır. Yahudilerin etkisine başka bir örnek verecek olursak, Almanların Yahudileri katlettiğinin bir uydurma yalan olduğunu iddia edenlerin Yahudilerden evvel Almanlar tarafından şiddetle kınanmasını gösterebiliriz. Hal buki bu düpedüz Yahudi korkusundan başka bir şey değildir.(Yahudi soykırımının yalan olduğunu yazan Vakit gazetesinin Almanya da yasaklanması da bununla alakalı güzel bir örnek teşkil eder.) Çünkü bu katliamın yalan olduğunu söyleyenler Almanlara İftira değil, bilakis iyilik etmekte, onları temize çıkarmaktadır. O halde Almanların tepki göstermesinin korkudan başka ne gibi bir açıklaması olabilir.
   Bu planların sonucunda İsrail’i en çok tehdit eden Irak tehlikesi ortadan kaldırılmıştır. Bunun dışında İsrail için tehlike olabilecek ve hala mücadele verdiği Hizbullah ve Hamas örgütlerine destek veren Suriye ve İran, Irak’tan sonra hedefte bulunan ilk ülkelerdir.
  Irak’ta olduğu gibi yine aynı senaryo. Adeta aynı söylemler, aynı yalanlar ve planlar Suriye ve İran için uygulamaya konulmaktadır. Gündemdeki bu planların ilk ayağı İran’a yapılacak müdahalede koridor açmak amacıyla ve ilk etapta İran’a göre kolay lokma olarak düşünülen Suriye olacaktır. Ancak her ne kadar kolay gibi gözükse de sonucunu ancak Allah’ın bileceği savaşta Suriye halkı Irak’ta olduğu gibi buyur gir demeyecek ve top yekün bir savaş ile karşı koyacaktır. Çünkü Irak halkının maruz kaldığı dikta rejimi halk tarafından sevilmeyen, yıkılması istenen bir rejimdi. Ancak Suriye halkı her ne kadar diktatör bir rejim tarafından yönetilse de Hafız Esad’ın ölümünden sonra oğul Beşir Esad ile eski baskılardan uzaklaşmıştır. Ayrıca Suriye de Irak’taki gibi etnik yapılaşma olmayıp, mezhepsel ayrılığın getirdiği bir yapılaşma bulunmaktadır. Bu nedenle her ne kadar mezhep ayrılığı olsa da her Müslüman ülkesini savunacaktır. Kaldı ki; ‘buyur gir’ diyen Irak içerisindeki azıcık direniş karşısında bile Amerika aciz durumlara düşmüştür. Dolayısıyla Suriye de ne hale düşeceği hiç belli olmaz.
   Planların ikinci ihtimali olan İran müdahalesi ise Amerika açısından hiçte kolay olmayacaktır. Amerikanın her zaman olduğu gibi ilk yapacağı şey ilk olarak ambargo idi, onu zaten İran’a karşı yıllardır uyguluyor. Bunun fazla bir etkisi olmaz. İkinci olarak ta uzaktan bazı hedefleri vurarak, İran’ın gücünü azalttıktan sonra işgal etmeye kalkacaktır. Ancak Amerikanın yumuşak karnı olan İsrail’i, topraklarına çevrilmiş nükleer başlıklı İran füzelerinin, bir daha çıkmamak üzere yerin dibine gömebileceğini de bilen Amerikanın bu riske girebilmesi şu anki duruma göre Ortadoğu da büyük bir kutuplaşma ve savaşa neden olacağından zor bir ihtimal olacaktır. Ancak eceli gelen itin cami duvarına işediği gibi, Amerika ve İsrail’inde ecelinin gelmiş olma ihtimali de yüksektir.
   Bu tehlikelerin bertaraf edilmesi ve bu hedeflerin yıkılması halinde Amerika ve yandaşları önümüzdeki yıllarda asıl ve en önemli hedef olan Türkiye üzerindeki planlarını hayta geçireceklerdir. Bu planların üzerinde kesinlikle şüphe bulunmamaktadır. Türkiye üzerindeki planların yürürlüğe girme tarihi Suriye ve İran hedeflerinin yok edilmesindeki başarıyla belirlenecektir. Bu ortamda Amerika’ya destek verecek bir Türkiye hem İslam aleminde büyük zararlar görecek ve aynı zamanda da kendi başına gelecekleri de hızlandıracaktır.
  Bütün bu değerlendirmelere göre Türkiye hakkında bir gün gelip de dünya için tehlike arz ettiği yaygarası atılması hiçte şaşılacak bir ihtimal olmayacaktır. Aklı başında her insan böyle hedefleri olan Yahudilerin bir gün gelip Türkiye üzerindeki planlarını hayata geçireceğini anlar. Çünkü vaat edilen toprakların en önemli ve verimli bölgeleri Türkiye de bulunmaktadır.
  Sonuç olarak herkes adımlarını atarken sonunun nereye varacağını da iyi hesap etmelidir.
   Herkesin bir hesabı vardır. Allah’ında bir hesabı vardır ve O’ hesabı en iyi olandır.
 .
Musab KÖYLÜOĞLU

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.