VAHHABİLİK YAFTASI

   Değerli kardeşlerim ehlisünnetin yolu bizim her zaman savunduğumuz bir yoldur. Bizim için en önemli ölçü her hususta Kuran ve sünnet ölçüsüdür. Savunduğumuz bütün fikirler mutlaka kuran ve sünnetten delillere dayanmaktadır. Biz hiçbir zaman delilsiz ve mesnetsiz bir şey savunmadık. Bizim fikirlerimizi ve ortaya koyduğumuz gerçekleri hiç dikkate almayanlar bizim için bir sürü hakarette bulundular.
   Biz hiç kimseye hakaret etmedik ve kimsenin şahsına aşağılayıcı eleştiriler yöneltmedik. Ancak bizim hakkımızda çeşitli hakaretler ve karalamalar yapılmaktadır. Bize yöneltilen yaftalardan bir tanesi de Vahhabilik. Bizim Vahhabi olduğumuz hakkında sözler sarfedenler ve insanları bizden sakındırmaya çalışanlar var. Ben bunlara diyorum ki: biz insanları ne Muhammed bin Abdulvehhab ne ibni Teymiyye nede bir başkasının yoluna çağırmadık. Biz insanları Allah’ın ve Resulünün yoluna çağırdık. Kim olursa olsun bu yola çağırırsa biz onunla birlikteyiz. Eğer Allah’ın ve Resulünün yolundan başka bir yola kim çağırırsa çağırsın ondan da uzağız.
   Biz sohbetlerimizde Muhammed bin Abdulvehhab’ın öğretilerini değil peygamberimizin sünnetini işledik ve bu yola çağırdık. Bizim fikirlerimiz karşısında delil getiremeyenler bizi vahhabi diye yaftalıyorlar. Bizim her ifademizde ya Kuran’dan yada sünnetten bir delil bulursunuz. Oysa insanlara hikaye anlatanlar, kurandan ve sünnetten haberi olmayanlar karşımıza delil ile gelecekleri yerde karalama yolunu seçmektedirler.
Ayrıca bizi Vahhabi diye karaladıklarını zannedenlerin Vahhabi kimdir ve bu yol nedir? Bundan haberi dahi bulunmamaktadır. Gel bakalım anlat desen doğru dürüst hiçbir bilgi veremeyecek. Ama Vahhabi onlar diyerek sanki vahhabi teröristmiş gibi, çok tehlikeli ve İslam dışı insanlar gibi lanse edilmektedir.
   Peki Muhammed b. Abdulvehhab neyi savunuyor? Buna cevabı kendisi vermiş. Şimdi ben size kendi verdiği cevapdan birkaç bölüm okumak istiyorum.
   “Bilinsin ki benim akidem, kurtulan fırka ehl-i sünnet ve’l cemaat akidesidir. O da Allah’a, meleklerine kitaplarına, resullerine, ölümden sonra dirilişe iman etmek ve hayrıyla şerriyle kadere imandır. Allah’ı kitabında ve resulünün lisanıyla kendi zatını vasfettiği gibi, tahrifsiz ve ta’tilsiz vasfetmek de Allah’a imandandır. Ben ta’til ve tahrifin tam aksine Allah’a
   “O’nun bir benzeri yoktur, O işitendir, görendir.” Diye itikad eder, ne kendi zatını vasıflandırdığı şeyleri nefyederim, ne kelimeleri tahrif edip, yerlerinden oynatırım nede isimlerinde ayetlerinde ilhada saparım. Ne nasıllığını takdir ederim, ne de O’nun sıfatlarını yaratılmışların sıfatlarına benzetirim. Çünkü O yüce zatın; ne bir adaşı, ne bir dengi, nede bir benzeri vardır. Ve o yarattıkları ile kıyaslanamaz.”
   “İtikad ediyorum ki: Kur’an Allah’ın kelamıdır, indirilmiştir, yaratılmış değildir.”
  “İman ederim ki. Allah her dilediğinimyapandır. O’nun iradesi olmaksızın hiçbir şey olmaz. Hiçbir şey O’nun meşieti dışına çıkamaz. Alemdeki hiçbir şey O’nun takdiri haricinde kalamaz.”
   “Nebi (s.a.v.)’in ölümden sonra olacak şeylere dair haber verdiği şeylere, iman ve itikad ederim. Kabir fitnesine ve nimetine ruhların cesetlere iadesine, insanların yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak  Rabbül Alemin için kalkacaklarına, güneşin üzerlerine yaklaşacağına, mizanın kurulacağına, onda kulların amellerinin tartılacağına iman ederim.”
  “Sıratın , cehennemin üstünde bir yamacından diğer yamacına kurulacağına, insanların onun üzerinden amelleri ölçüsünce geçeceklerine iman ederim.”
   “Nebi (s.a.v.)’in şefaatine de iman ederim. O ilk şefaatçi ve şefaati ilk kabul edilendir. Nebi (s.a.v.)’in şefaatini, bidat ve dalalet ehlinden başkası inkar etmez. Ancak şefaat izin ve rızadan sonradır.”
   “İman ederim ki: Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) nebilerin ve resullerin sonuncusudur. Kulun imanı O’nun risaletine iman etmedikçe ve nübüvvetine şehadette bulunmadıkça sahih değildir.”
   “Evliyanın kerametlerini ve keşiflerini ikrar ederim. Ancak onlar, Allah’ın hakkı olan şeylerden hiçbir şeye hak sahibi değillerdir. Allah’tan başkasının güç yetiremeyeceği şeyler onlardan istenilmez.”
   “Müslümanlardan hiç kimseyi, günahı dolayısıyla tekfir etmem ve onu İslam dairesinden dışarda görmem”
   “Bidat ehlini terk etmeyi ve tevbe edinceye kadar onlardan ayrılmayı, onlar hakkında zahir ile hükmetmeyi ve iç dünyalarını Allah’a havale etmeyi gerekli görürüm. İnanırım ki: dinde ortaya atılmış her bir yenilik bidattir.”
   “İman dil ile söylemek, azalarla amel etmek ve kalp ile tasdik etmek olduğuna, itaat ile artıp, günahlar ile eksildiğine inanırım.”
    Değerli kardeşlerim bize hakaret etmek ve bir takım yaftalar yakıştıranlar bunun yerine bize ilmi olarak karşılık vermelidirler. Biz Kuran’ı ve peygamberin sünnetini anlatırken anlattıklarımızın İbni teymiyye ile Muhammed b. Abdulvehhab ile yada bir başkasıyla örtüşmesinin nedeni kuran ve sünnete bakış açımızın aynı olmasındandır. Biz hiç tanımadığımız birçok kardeşimizle aynı şeyleri yaşadığımızı ve savunduğumuzu çok kere müşahede ettik. Buda şunu gösteriyor ki: kaynak bir olunca Müslümanların tevhidini ve bir araya gelmelerini sağlamak mümkün olmaktadır.
   Biz işin kaynağı olan Kuran’a ve sünnete davet ediyoruz. Hiçbir alim bunun ötesine geçemez. Alimler seviliyorsa bu yola davet ettikleri için seviliyor. Bu yolu kim ki öğrenir ve öğretirse savunur ve yaşarsa onun başımız üstünde yeri vardır. Bu yoldan sapanı ne alim kabul ederiz nede peşinden gidilmesini isteriz. Bizim yolumuzu açık ve net ifade ediyorum: biz ne Vahhabiyiz, ne filancı ne falancı ne mealci nede bir başkası değiliz. Biz Ehl-i Sünnet ve’l cemaatin yolu, yani Kuran ve sünnetin rehber olduğu selefi salihin yolunu takip ediyoruz. Bu yolu savunan alimleri başımızın tacı kabul eder, bu yoldan sapanlardan ise uzaklaşır ve durumlarını Allah’a havale ederiz. Biz Vahabi değil Muhammediyiz. Biz hz. peygambere iman ettik Muhammed b. Abdulvehhab’a değil. Ama eğer aynı yolda ve aynı şeyleri savunuyorsak insanlar bizi yaftalasa da Muhammed b. Abdulvehhab’ın başımızın üstünde yeri vardır. Biz bazı çevreler istediği için değil Allah ve resulünün yolu olduğu için ibadetlerimizi yapıyor ve buna göre itikadımızı şekillendiriyoruz.
   Bunun ötesinde Müslümanlara iftira atanlara ahirette verecekleri hesabı hatırlatıyorum. Hakkımızda konuşanlar ona göre konuşsunlar.
 .
Musab Köylüoğlu
 

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.