RABITA BELGESELİ (HD Kalite)


0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.

DÜNYA YENİ BİR OSMANLIYA MUHTAÇTIR.

 
 İslam aleminin tarihinde önemli başarılarla adı geçen, İslam sancağını üç kıtaya ulaştıran, İslam’ın yayılmasında büyük hizmetleri bulunan Osmanlı İmparatorluğu artık Müslümanların hayallerini süslemektedir.
    Osmanlı İmparatorluğu, her ne kadar eleştirilecek yanları olsa da hatalarıyla beraber ümmetin birliğini sağlayan halife ve devlet yapısıyla yıkılış dönemleri haricinde dünya üzerinde güçlü bir şekilde yüzyıllarca hüküm sürmüştür. Bir çok toplumu içinde barındıran etnik yapısına rağmen farklı toplumları bir arada tutmayı başarmıştır. Osmanlının sancağını diktiği yerlere adalet, huzur ve hizmet götürmesi bünyesinde barındırdığı toplumların hayranlığını kazanmasına neden olmuştur. Huzur ve adaletin yerleştiği toplumlar içinde farklı dinlere mensup olanlar İslam’ın adaletine şahit oldukları için hayranlıkla İslam dini ile müşerref olmuşlardır. Osmanlı asıl fethi toprak kazanmakla değil götürdüğü adalet ve zulmetmeyen şefkatli yönetimiyle gönülleri kazanmakla yapmıştır. İslam en büyük gelişimini bu anlayışla Osmanlı İmparatorluğu döneminde görmüştür.
   Osmanlı İmparatorluğunun gücünün ve adaletinin perde arkasındaki gerçek elbetteki, İslam’dı. Çünkü İslam bütünüyle İnsan hakları evrensel beyannamesidir. İslam’ın üzerinde insana hak ve özgürlük veren başka bir sistem bulunmamaktadır. Osmanlı İslam şeriatı ile sunduğu bu hak ve adalet sayesinde Müslim olsun, gayri Müslim olsun zulme engel olmuş ve zalimlerin hep önünü kesmiştir. Bir çok kereler Hıristiyan alemi birleşerek saldırmış ancak Osmanlıyı devirmeye muvaffak olamamıştır. Savaş alanında başarılı olamayan Hıristiyan alemi, ajanları ve misyonerleri vasıtasıyla Osmanlı içerisine soktuğu tefrika ile, yıllarca planlı bir şekilde yapılan hile ve desiselerle imparatorluğu yıpratmışlardır.
   Bu çalışmalar neticesinde İslam’a bulaştırılan Şirk, bidat, hurafe ve uydurma hadisler Müslümanların her geçen gün kan kaybetmesine neden olmuştur. Bozulan İslam’i anlayış Müslümanların şirk’e ve hurafelere bulaşmalarına neden olmuştur. Son dönem itibariyle tevhidden uzaklaşarak hurafelere bulaşan Osmanlıdan Cenab-ı Hak (c.c.) gücünü almıştır. Yıpranan ve gücünü kaybeden devlet yapısı bir yana ümmetinde İslam’dan uzaklaşması, farklı sistemlerden medet ummaları neticesinde Allah (c.c.) eğriyi doğruyu bir birinden ayırt edecekleri idraklerini almıştır.
   “Ey iman edenler! Siz Allahı sayar haramlardan sakınırsanız Allah size hakkı batıldan ayırd edecek bir anlayış kuvveti verir, sizin günahlarınızı örter, sizi affeder. Allah büyük lütuf sahibidir.”Enfal 8/29
    Bu nedenle Osmanlı ve bünyesinde barındırdığı toplumlar için en öncelikli değer İslam olmaktan uzaklaşmış, başka öncelikler ortaya çıkmıştır. Bu öncelikler arasında ilk sırayı ırkçılık, batı hayranlığı ve mezhepçilik almıştır. Bu etkenler nedeniyle adaletten uzaklaşılmış, huzur ortamı yok olmuştur.
    “Bu bir topluluk iyi gidişini değiştirmedikçe, Allah’ın da verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden ve Allah’ın işten ve bilen olmasındandır.”Enfal 8/53
    “Bir millet kendini bozmadıkça Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir milletin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Allah’tan başka hami de bulunmaz.”Rad13/11
   İngilizlerin ve diğer İslam düşmanlarının ayartmasıyla batılı hayranlığı, ırk ve mezhebe dayalı devlet kurma ve bağımsızlık peşinde koşanlar Osmanlıya ihanet etmiş, içerden ve dışardan buldukları destekle İmparatorluğun parçalanmasında büyük rol oynamışlardır. Haçlı seferleriyle Osmanlıyı yıkamayan Hıristiyan alemi soktukları tefrikayla sonunda emellerine ulaşmışlardır.
   Osmanlının bağrından kopan, güya bağımsızlığını ilan ederek devlet kuran toplumlar. Gerçekte hiçbir zaman bağımsız olmamışlar, işbirliği yaptıkları egemen güçlerin sömürgesi olmuşlardır. Bu egemen güçlerin kuklaları devlet yönetimindeki yerini almış, onların emirleri doğrultusunda saltanatlarını devam ettirme karşılığında halklarına zulmedici kanunlar çıkarmışlardır. Büyük bir sevinç ve heyecanla bağımsızlık ilan ederek küçük olsun benim olsun anlayışıyla kurulan bu devletlerin halkları hayır gördükleri şeyde şer olduğunu daha sonraları anlayabildiler. Egemen güçler ve kuklalarının yıllardır uyguladıkları Allah’tan uzak zulüm kanunları, katliamlar ve despotluklar kıymeti bilinmeyen Osmanlının ne kadar da gerekli olduğunu hatırlatmış ancak iş işten geçmiştir. İslam alemi hala kendini toparlayamamaktadır.
   Günümüz dünyasının despot ve zalim egemen gücü Amerika, İnsanlık aleminin baş belası İsrail ve küfür düzeninin gücünü elinde bulunduran bütün gayri İslam’i , gayri insani ve gayri ahlaki güçler dünyayı kana bulayarak saldıkları korku, İslam’ı yok etmek adına çıkardıkları kanunlarla zulümlerine devam etmektedirler. Tabiri caiz ise köpeksiz köy buldular elleri değneksiz gezmektedirler.
   Irk ayrılığı, mezhep ve cemaat ayrılığılı vb. etkenlerle gücünü kaybeden ve kendisine güç veren bütün değerlerini yitiren İslam alemi de bu zalim güçlere bırakın karşı çıkmayı; korkularından kendi kardeşlerini daha iyi ezmeleri için lojistik destek sağlamaktadır. Ordularına üs vermekte, kapılarını sonuna kadar açmakta ve hava sahalarını kullandırmaktadırlar.
   Bir zamanlar Osmanlının atının üzengisini öpen, kapısında hizmet etmeyi şeref sayanlar maalesef bu gün üzengilerini öptürmekte, İslam toplumunun önderleri de aman dilemek için sıraya girmektedir. Bir zamanlar Fransa da peyda olan dansı bir emriyle yasaklayacak kadar korkulan, daha ordusu yola çıkmadan korkusunun en ücra köşelerine kadar ulaştığı Avrupa bu gün her ne pahasına olursa olsun kapısında köle olmaya razı olunan bir güç haline gelmiştir.
   Bu nedenle Osmanlı ruhunun tekrar diriltilmesi, İslam ahlakının yerleşmesi, birlik, beraberliğin sağlanması için zorunlu olmuştur.
   Dünya ve en önemlisi İslam alemi diriliş ve kurtuluşu için, zulümlerin bitmesi adaletin sağlanması için yeni bir Osmanlıya muhtaçtır. Bunun sağlanmasında en öncelikli mesele İslam’ın doğru anlaşılması ve tevhidin yerleşmesidir. Bunun neticesinde Cenab-ı Hak (c.c.) İslam’a yeniden zafer kapılarını açacaktır. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Çünkü bunu yaradan vaad etmektedir. Ve onun vaadinde asla şaşma olmaz.
.
.
Musab KÖYLÜOĞLU

0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen Müslümana yakışmayan küfür içerikli yorumlar yapmayınız.